Hikâyenin 4. Bölümünde: Çoban ağa ve ev halkı tarafından kabullenilmiş, maddi-manevi olarak (kendisine) verilen sevgiye karşılık, çoban olduğunu unutarak; gönlünü ağanın kızına kaptırmış. Ağa kızını başka birine vermek istiyor.
Hikâyenin 5. Bölümünde: Çoban ağanın kızına aşkını, bir aracı vasıtasıyla bildiriyor. Ağanın kızından haber beklerken çoban boş durmuyor, kavalıyla koyunlarına aşkını anlatıyor.
Hikâyenin 6. Bölümünde: Çoban gerçeklerle yüz yüze geliyor. Ağa kızı babasının kendisini başkasına vermek istediğini, çobana ümidini kesmesini isteyen haberi gönderiyor.
Çoban, âşık. Derdini kime anlatsa, anlatamıyor. Kavala derdini anlatıyor ve dermanı da koyunlarda arıyor.
Hikâyemiz ağa, çoban, ağa kızı, Kızılırmak derken kaval ve çobanla genişleyerek yoluna devam ediyor.
Kavalı sadece çobanın çalmadığını da ileriki yazıda göreceğiz.
7
Ağada gençliğinde aşık olmuş
Çobanın kavalından mest olmuş
Çoban çaldıkça ağa da dolmuş
Bende demiş, gözleri dolmuş
8
Çobana demiş, bende sevdim
Bende koyunlarla dertleştim
Ben anlatamadım dertlendim
Kavalım çaldı, hep dertlendim.
9
Ağa çobanın halini halinde anlar
Çobana der, bu işi tuzluk paklar
Çoban tuzu hatıla serer ki, anlar
Bu aşkı kavalla anlatıp, yanarlar.
Çobanın hali, kavalın sesi ağayı da maziye götürüyor. Başından geçenleri hatırlıyor. Bir sınamadan, denemeden geçtiği ve kaybettiği derin hisleri aklına geliyor. Çoban içlerinden biri olmuş, ağanın nazarında ıslah olmayacak bir derde düşmüş. Bunun çaresinin de kendi olduğunu bilen ağa, çobana bir yol gösterir. Bu yol bir bakıma imkânsız, bir bakıma ise çarenin ta kendisi.
Evet, sevgili okuyucularım hikâyemiz bir yol bir minval üzere devam ediyor. 7’li hece vezniyle yazdığımız bu hikâye ilerledikçe 9, 11, 13, … 25’e kadar çıkacak. Belki! Bir kıta bir sayfa açıklama gerektirecek.
Devam edecek.