1930’larda “Delburk Schiler and.Co” adlı bir banka Almanya’da faaliyet göstermekteydi. Bu bankanın Herman ABS adlı Musevi kökenli bir ortağı vardı. Bu ortağın görevi söz konusu bankadaki Nazi Parti’sinin hesaplarına göz kulak olmaktı. Nazilerin 1943 yılından itibaren İsviçre’ye altın, tahvil, sermaye kaçırmasını da ABS organize etmişti.,
İlginçtir 2. Dünya Savaşının galipleri, ABS’ı yargılamadılar.ABS, Almanya’nın en büyük bankası olan Deusche Bank’ın genel müdürlüğüne getirildi.Bilahare 1960’lı yıllarda Herman ABS NASA’nın uzay programında çalıştırılmak üzere ABD vatandaşı yapılmıştı. Çünkü Bay ABS çok zeki ve “yetenekli” biriydi.
Daha 1958’de Almanya’nın dev bankasının genel müdürüyken nasıl ki insan hakları ve beyannamesi vardı öyleyse “Neden bir benzeri ticari haklar beyannamesi oluşturulmasın? diyordu”.
ABS’a göre sermayeye karşı siyasilerin her türden olan-olabilecek müdahaleleri engellenmeliydi. Hükümetler şirketlerin nereye gideceğini ve/veya ne yapacaklarına karışmamalıydı. Bunun için de Milletlerarası mahkemeler kurulmalıydı. Şirketlerin yatırım yaptığı ulus devletlerin mahkemeleri söz konusu ulus üstü şirketleri yargılama yetkisi olmamalıydı.
Herman ABS dört hayati önemi haiz işi başarmıştı:
-Birincisi Nazi Almanya’sının para-finans sisteminin kusursuzca işlemesini sağlamıştı
-İkincisi Doğu Almanya’nın temellerini atmıştı.
-Üçüncüsü,İkinci Dünya Savaşı sonrasında gücün hükümetlerden alınıp giderek güçlenmekte olan küresel şirketlere verilmesinin önünü açan teklifi hazırladı.
-Dördüncüsü ulus üstü küresel şirketler 1978 Washington Mutabakatı’yla başlayan süreçte milli hükümetleri seçmene sorumlu hükümetleri köle haline getirdi… Nihayet bu süreç korana virüs katalizörü ile 2020’den itibaren Nat Rothschild’in 15 Mayıs 2020 tarihli tweet’inde belirttiği “ küresel sosyalizme” yani şirket sosyalizmine giden kapıyı araladı.
Bütün bunların sistemi 1958’de Dünya Bankası tarafından hukuki bir yapıya kavuşturuldu.
1958’de Investor-State Dispute Settlement( ISDS), Türkçesiyle “Yatırımcı-Devlet Anlaşmazlık Çözümü “adlı kurum New York şehrinde kuruldu.
ABS’nin isteği olmuştu. Milli Devletlerle Ulus üstü şirketler arasında yaşanan uyuşmazlıkları, ulus üstü “kurumsal mahkeme”ler sonuca bağlayacaktı.ISDS’den birer tane Londra, Paris, Hong Kong ve Lahey’de kuruldu. Ancak bu ulus üstü “kurumsal mahkemelerin” en önemlisi Dünya Bankasının (WB) ABD’nin başkenti Washington D.S.’deki Pennsylvania Avenue/caddesi üzerindeki binada yer alan “International Centre fort he Settlement of Investment Disputes” (ICSID) yani Türkçeyisle “ Milletlerarası yatırım anlaşmazlıklarının Çözüm Merkezi”’dir.
Daha CIA’nin “teröristlere” işkence için Guantanamo Ebu Garip benzeri kara bölgeler oluşturulmanda önce , Alman BND bir gecede , Baider Mainhof örgütü mensuplarını aynı gecede hapishanede “intihar” ettirmeden önce ulus üstü şirketlerin avukatları milli devletleri hizaya çektiği, sorguladığı “kara bölgeler” şehirlerin göbeğinde oluşturulmuştu.
The Economist ISDS denilen ekonomik terörizmin nasıl işlediğini Ekim 2014’te şu satırlarla açıklamıştı: “Hükümetlerin sigaraya karşı, çevre dostu veya nükleer bir felaketi önlemeye yönelik kanun çalışmaları halinde yabancı şirketler tazminat için özel hakları bağlamında yatırımcı-devlet anlaşmazlıkları çözümü veya ISDS olarak bilinen bir süreç vasıtasıyla yüksek maaşlı kurum avukatlarının çalıştığı gizli mahkemelere başvurabiliyorlar”.
Sadece 2000 yılından bu yana yüzlerce ulus üstü şirket yeryüzündeki ulus devlet hükümetlerinin yarısından fazlasını ISDS üzerinden mahkemeye verdi ve davarlı kazandı.
ABD-Houston merkezli Occidental Petroleum firması, maden çıkarma sürecini aksattığı gerekçesiyle Ekvador’a dava açtı ve ISDS Mahkemesinde kazandı. Ekvator, tazminat olarak bir senelik sağlık bütçesine yakın bir bedeli ödemek mecburiyetinde kaldı.
Ulus üstü şirketlerin ISDS kurumsal mahkemelerinde kazandığı tek yanlı ezeli dava kazanımları milli devletlerin hükümetleri üzerinde bir korku fırtınası oluşturmaktadır.
İşte başkan Trump iktidarı döneminde bu sebeplerden dolayı Dünya Ticaret Örgütü, Dünya Sağlık Örgütü gibi oluşumlara şiddetle karşı çıkıyordu.
Herman ABS tarafından alt yapısı oluşturulan “ISDS kurumsal mahkeme sistemi” neoliberal küreselleşmenin en vurucu gücüdür.(Dr. Ramazan KURTOĞLU’nun Sanal Para, Sentetik İnsan, Lego Din ve Mahşerin Dört Atlıs.