Aa bakla: Beyaz fasulye

Aah: intizar alma

Aba: Ana, anne ve bazı yerlerde amca karısına denir

Ablak: Şişman yüzlü (Parlak, gösterişli)

Abo-Abov! Şaşırma korkma, hayret etme

Acemi: Tercübesiz

Acep: Acaba

Acer: Yeni

Acık: Azıcık, biraz-az, pek az

Açacak: Anahtar

Ada: Su kenarındaki kavak dikilen yer

Adeli: Edalı, işveli, çilveli, kendini beğenmiş

Afallamak: Şaşa kalmak, şaşırmak

Afilli: Havalı, gösterişli

Aga: Baba

Ağa: Ağabey, abi – Eskiden köyün hem zengini hem de sözü

geçen insanına denirdi.

Ağba: Kalın giysi

Ağdırmak: Bir tarafa meylettirmek

Ağıl: Koyun, keçi, kuzu barınağı

Ağız-Ağın: Hayvanlar doğurunca, alınan ilk koyu süt

Ağlen: Eğleş, burada kal, dur, bekle

Ağlenmek: Dalga geçmek

Ağmanlanmak: Dengeyi yitirmek

Ağnamak: Hayvanların yumuşak toprak veya külde yuvarlanması

Ağraz: Sessiz, lal

Ağrek-Arkaç: Hayvanların arzide otlakıyede dinlendikleri

yer

Ağsik: Kadın için kullanılan (eksik) anlamında.

Ağu: Zehir

Ağzı yabana: Tırpanla ot çayır biçme

Ağzına öykünme: Taklit yapma

Aha: İşte, orada

Ahır sekisi: Hayvanların ahırında insanların yattığı yüksek

bir köşe

Ahizer etmek: Bıktırmak, rahatsız etmek

Ahran-Akran: Yaşıt, aynı yaşta

Ahraz: Dilsiz, sağır

Akıbat: Avukat

Akıtma: Hamurla yapılan çörek, bazlama

Akıtmak: İşemek

Aksak- Ağsak: Topal

Aktarma: Ekilecek tarlayı sürme

Al basma: Yeni gelin ve loğusa kadınların hayali korku ile

hastalanması-halsizlik hali

Al: Hile, oyun, kırmızı

Alaca: Bazı sebze ve meyvelerin olgunlaşmaya başlama haliÜzümün koruk- olgunluk arası hali

Alaçık: Bağevi – Çalı çırpıyla yapılmış derme çatma barınak.

Alaf: Alev ateşi

Alamaç: Hızlı yanan alev

Alamak: Hızlı

Alamet: Çok büyük iri yarı, kocaman

Alaşa: Çok konuşan, yağcı, laf taşıyan geveze

Alaveresiye: Boş yere, boşu boşuna

Alayelek: Her şeye karışan, laf yetiştiren, herşeye koşan

Alayı: Hepsi

Alaz: Sır tutamayan

Alazlamak: Hafifçe kızartmak

Alengirli: Ne idüğü belirsiz– Karışık, anlaşılmaz, şüpheli

Algın: Hastalıklı, perişan

Alık: Giysi, aptal -Hastalıklı

Alın yazısı: Kader

Alma: Elma

Amiye yıkanmak: Sadece sabunla başını yıkamak

Amovv: Hayret, şaşma

An: Tarla sınırı

Anaç: Civcivli tavuk veya kuş

Anadut: Üç parmaklı ağaçtan yapılmış ekin sapı taşıma (tarım) aleti

Andaç: Karşılık

Andal: Derin su kanalı

Andavallı: Aptal, kaba, kültürsüz

Andılmak: Damzınmak- sırıtmak- ayakta dikilip durmak

Anırmak: Bağırmak

Annaç: Karşı, yamaç

Apık: Sakallı

Apışmak: Şaşırıp kalmak

Appak: Tertemiz, bembeyaz

Argaç: Yatak “camız argacı”

Arık: Zayıf, çelimsiz

Arıştah-Arıstak: Tavan

Ari: Eğri

Ariceli: zayıf hasta çelimsiz

Arîyegitmek: Boşa gitmek

Ark: Küçük suyolu- Bağ bahçeyi sulamak için açılan kanal

Arlanmak: Utanmak, haya etme

Asik: Eksik, noksan

Asilim: Aslında

Astap(asbap): Giysi, çamaşır

Astar: Ev tavanı –Hali kilim yastık dokuma aleti

Asvata: Alış- veriş

Aş: Yoğurt çorbası

Aşak: Yünü ip yapan iğinin başı

Âşık-Aşıkatmak: Boy ölçüşmek, yarışmak

Aşırma: Küçük su kovası

Aşkarsız: Suratsız, çirkin yüzlü

Aval aval: Şaşkınlık

Avara etmek: Oyalamak,

Avara: Boş duran işsiz

Avcar: Sucuk veya köfte yapılırken konan baharat – Bahçede

ekili sebze

Avgun: Su kaynağı, suyolu (üstü kapalı suyolu)

Avla: Yeni doğmuş kuzuların konulduğu etrafı çevrili bölme

Avlu: Evin ön boşluğu, hayatta denir

Avrat:(evli) Kadın

Avsun(Evsun):Manevi etki

Avu: Acı-zehir

Avulanmak: Acılanmak

Avurt: Yanak içi- ağız boşluğu

Ayakyolu: Helâ - Tuvalete gitmek

Aydaş: Zayıf, perişan

Ayrıksı: Aslına benzemeyen

Ayşam: Akşam

Azgın: Sağa, sola saldıran

Azınsımak: Verileni az görmek

Azıtma: Oyunbozanlık yapmak

Azıtmak: Kedi, köpek gibi hayvanları tanımadığı yere bırakmak

Azmak: Kaybolmak