Çok kaderci bir toplumuz.

Her şeyi kadere bağlarız.

Başımıza gelebilecek her olumsuzluklara kader deriz.

Kendi ellerimizle hazırladıklarımıza da kader deriz.

Kader bu mu?

Şehirlerin de insanlar gibi kaderlerinin olduğuna inananlardanız.

Kırşehirliler bir araya geldiğinde vah kadersiz şehir derler.

Nedeni çok açık…

Biraz yükünü tutan şehirde ayrılıyor.

Seçilmiş, atanmış aynı.

Gelen gideni aratıyor.

İktidarların bakışı hiç değişmiyor.

Şehrin kaderini o şehirde yaşayanlar belirlemiyor.

Şehrin seçtiği seçilmişler belirliyor.

Seçilmişler ne kadar çalışkan devlet yatırımcısıysa şehrin çehresi birden değişiyor.

Akılı bilgili seçilmişler olduğu şehirlerin kaderi değişiyor.

Partinin atandığı seçilmişlerin şehre vereceği çok bir şey olmadığı yıllardır biliniyor.

O zaman vah kadersiz Kırşehir’im deniyor.

Ne var ki şehirlerin kaderini seçilmiş insanlar belirliyor.

O şehrin valisinden, belediye başkanına; milletvekilinden il bürokratına kadar birçok yönetici şehirlerin kaderini belirliyorlar.

Sivil toplum teşkilatları oda başkanları ne iş yapıyor kendi kaderinin ekonomilerinden başka.

Şehirlerde yaşayan insanlar da doğal olarak yaşadıkları şehirlerin kaderlerini belirlemede önemli rol oynarlar.

Şehrimizin bir başka değişmeyen kaderi de bir türlü sanayimizi oluşturamayışımız.

Komşu illerimiz bilmem kaçıncı organize sanayi bölgesini kurarken bizim daha her şeyiyle oturmuş bir organize sanayi bölgemiz yok.

Olan işyerleri de ya depo olarak kullanılıyor ya da beton taş yapımında.

Organize alt yapısında teknolojiye yönelik bir sanayileşmemiz dahi yok.

Sanayi olsa da bunun pazarını sağlayacak demir yolu ağı yok.

Bir başka kadersizliğimiz.

Hayvancılıkta markayız diyoruz.

Et işleme mamul haline dönüştürecek bir tane tesisimiz yok.

Ette marka onlarca hayvan yetiştiriliyor son yılarda oda sıkıntıda.

Alt yapısı olmayan bir hayvancılık yapılmakta…

Yem girdileri her geçen gün artıyor.

Damızlık üretimine bir türlü geçilmiyor.

Avrupa’nın hayvanı, Ziraat Bankası’nın düşük faizli kredisi, Afganlı çobanı bu nereye kadar…

Bugün hayvancılar feryat ediyor et düşük girdiler pahalı.

Bir başka kadersizliğimiz.

Turizm derseniz o da aynı.

Ahi Evran gibi bir değerimiz var ama ne yazık ki sadece biz biliyoruz.

Ahilik gibi değerlerimizi bir türlü ülke gündemine taşıyamadık.

Yıllardır kaderimiz hep aynı.

Kim yönetici olursa olsun, kim vekil olursa olsun bir türlü değiştiremedik.

Hala birçok yabancıya Kırşehir dediğimizde orası neresi sorusuyla karşılaşıyoruz.

Kırşehir’in naçiz kaderinin bir an önce değişmesi ümidiyle…