Kasım dede sonbara kadar ben buralara bir düzen vereyim inşallah.

Gülfidan, Kasım amca tarlalarınızda isterseniz bizim traktörle mamur hale getirip işlem yaptırırız. Hem sen ne derse öyle olur. Tamam kızım Rabbim sizlerden razı olsun. Bu sohbetler olurken yemekler yenmiş sofra toplanmış Zeynep sanki kırk yıllık bu evin gelini gibi kap kaçağı yıkayıp kaldırmış. Her şeyi yerli yerinde yerleştirmiş vakitte epey ilerlemişti.

Davut dedem bize müsaade edersen gidelim dedi. Kasım dede Allah razı olsun,

izin sizin buyurun sağlıcakla gidin gene gelin ama bu ihtiyarın kusuruna bakmayın dedi .

Kasım Dedem Ne olursunuz bize bir daha böyle demeyin bizler baştan dedik annem gelinin bizler torunlarınız. Başımızın üstündesiniz. Ali, Ahmet koşarak köpeğin yanına vardılar ona birde isim bulmuşlardı. Adı kocaman. Kocaman biz gidiyoruz hadi hoşçakal. Gene geleceğiz.

Hemen ikisi de Kasım dedenin yanına varıp elini öptüler. Hoşça kal dede diyerek arabaya bindiler. Gülfidan hanım Allaha ısmarladık Kasım amca sonbahara kadar işlerini yoluna koy bize itiraz etme diyerek arabaya bindiler.

En son binen de Davut oldu.

Kasım dedenin elini öperek. Allah ısmarladık dede hoşça kal. Bizden dualarını esirgeme bak biz çiftlikte evini düzenliyoruz tarla takımı merak etme bizim traktörlerle sürdürürüz dedi.

Davut hafifçe gaza bastı araba yürürken herkes el sallıyor. Güle güle, Allaha ısmarladık sesleri duyuluyordu.

Davut hanımına Kasım dedeyi bizim çiftliğe getirmek aklına nerden neden geldi ne güzel düşünmüşünüz Zeynep bizim için çok iyi olur öyle değil mi anne diyerek. Hem hanımına hem de annesine hitap ediyo, güzel güzel sobet ediyorlar. Ali ,Ahmet kocabaşla nasıl oynadıklarını anlatıyorlardı.

Yarım saat sürmedi ki çiftlik nizamiye kapısından içeri girdiler. Kapı görevlisi kapıyı aralayarak hoş geldiniz beyim dedi. Kasım sağol diyerek arabayla konağın önüne vardı. Kahya koşarak geldi hoş geldiniz beyim, Gülfidan hanım dedi onlarsa sağol dediler Kahya arabayı aldı.

Onlarda konağa girdiler.

Gülfidan hanım ve Zeynep biraz yorulmuşlardı. Birer koltuğa oturup dinlenmeye çekildiler Davut anne ben şöyle bir göz atayım dedi

Tamam evladım işin rast gelsin dedi. Davut çiftlik çalışanlarının evlerini ziyaret ediyor hem onlarla sohbet ediyor hem de ihtiyaçlarını soruyordu. Davut öyle çok seviliyordu ki. Kimsenin kalbini kırmıyor konuşma ve üslup yerinde. Evde olan erkekler buyurun beyim çayımız var diye davet ediyor. Yada her biri bir şeyler danışıyorlardı..

Günler böyle geçiyor birikiyor ay oluyor. Aylar yıl oluyor ömür bir bir bitiyor. İnsan hala emelinin peşinde koşarken eceline adım adım yaklaşıyor. Dünya malı mülkü ,serveti öyle tatlı ki ancak ihtiyarlık gelip bel bükülünce, vücutta güç, takat derman kalmadığı zaman farkına varılıyordu .

Gül Ali ve Ahmet artık ikinci sınıfa geçmişler okul yaz tatiline girmiş. Kasım dede çiftliğe getirilerek yerleştirilmiş. Küçük bir malikanesi olmuş Kasım dedenin. Merkep çiftlik işlerinde çalışır, kopeği ve kedisi Kasım dedenin yanında kalıyor. Ali, Ahmet ve çiftlikteki coçuklar sanki koca başla arkadaş olmuşlar. Kocabaşla oyun oynuyor çoğu zamanda kocabaş çocuklardan ayrılmaz olmuş. (Devam Edecek)