1884 yılında Kafkasya’dan göç eden Çerkez Türkleri tarafından kurulan Akçakent, ilk gelen 12 ailenin yerleşimiyle tarih sahnesine çıkmış. Fakat buranın engebeli ve dere yatağı olması nedeniyle memnun kalmayan bu aileler, daha sonra gelen 70 haneyle birlikte şu anki yerleşim yerine taşınmışlar. İlçenin ilk iskânında "yeni şehir" anlamına gelen Şehricedit adını alan yerleşim yeri, 1965’te bucak merkezi olmuş ve adı Akçakent olarak değiştirilmiştir. 1990’da ise ilçe statüsüne kavuşmuş. Ayrıca 1909 yıllarında çevrede yaygın olan sıtma hastalığının tedavisinde Akçakent’in suyu ve havası iyi geldiği için sıtma hastalarının Akçakent’e gelerek şifa buldukları söylenmektedir.
Akçakent, 1410 metre yüksekliği ile Kırşehir’in en yüksek ilçesi. İlçenin arazisi engebeli bir yapıya sahip olup, çok sayıda mevsimlik akarsu ile parçalanmış bir görüntü oluşturuyor. Bu akarsular arasında en önemlisi Kılıçözü Deresi. İlçenin en alçak yeri 750 metre ile Kılıçözü Vadisi iken, en yüksek yeri 1641 metre ile Karlı Tepe’dir. Bu doğal güzellikleriyle Akçakent, doğa tutkunlarını cezbetmeye devam ediyor.
Toplamda 19 köyü ve 1 kasabası bulunan Akçakent’in nüfusu 6.000’i geçmiştir. Nüfusun büyük bir çoğunluğu köylerde yaşarken, az bir kısmı ilçe merkezinde ikamet etmektedir. Bu durum, ilçenin sosyal yapısını ve yaşam tarzını doğrudan etkilemektedir. Köylerde tarım ve hayvancılık yaygınken, ilçe merkezinde daha çok ticaret ve hizmet sektörü ön plana çıkmaktadır. Doğal güzellikleri, zengin tarihi ve sağlık turizmiyle ön plana çıkan Akçakent, keşfedilmeyi bekleyen bir cennet köşesi olarak dikkat çekiyor.