Kırşehir'de müminler, haftanın en kutsal gününde, yankılanacak olan cuma hutbesinin mesajına kulak vermek için camilere akın edecekler. 3 Kasım 2023 tarihinde okunacak olan hutbe, toplumun en hassas noktasına dokunan bir konuya parmak basacak: Zulüm. "Zulme rıza göstermek zulümdür" başlıklı hutbe ile Diyanet İşleri Başkanlığı, sadece bir ibadetin değil, aynı zamanda toplumsal bir sorumluluğun altını çiziyor.

Zulme karşı sessizliğin aslında bir rıza anlamına geldiğini vurgulayacak olan hutbe, toplumun tüm kesimlerine ulaşmayı hedefliyor. Zulmün, insanlık tarihi boyunca hiçbir toplumu yükseltmediğine, aksine onları alt üst edip çöküşe sürüklediğine dair derin tespitlerle dolu bu hutbenin Kırşehir'deki yankıları şimdiden merak konusu.

Diyanet İşleri Başkanlığının hazırladığı Cuma hutbesinde, adaletli toplumlar ile zulme dayalı düzenler arasındaki zıtlık vurgulanacak. İnandığı değerlere sahip çıkan, adaletli ve dürüst toplumların tarih boyunca nasıl ayakta kaldığına dair örneklerin sunulması planlanıyor. Ayrıca zulme dayalı düzenlerin neden çabuk çöktüğü üzerinde durulacak.

"Zulme rıza göstermek zulümdür" teması, her bir bireyin zulme karşı sorumluluğunu da gündeme getiriyor. Hutbe, zalimlere karşı durmanın her insanın üzerine düşen bir mesuliyet olduğunu hatırlatacak. Kırşehirli vatandaşlar da bu çağrıya kulak verecekler ve mübarek Cuma gününde bir kez daha zulme karşı durmanın önemini idrak edecekler.

Zulme rıza göstermek zulümdür

Muhterem Müslümanlar!

Bugün, fert, toplum ve insanlık olarak ağır bir imtihandan geçiyoruz. Hak, hukuk, ahlak, vicdan ve merhamet gibi insanı insan yapan değerler; işgalci zalimler ve destekçileri tarafından ayaklar altına alınmaktadır. Filistinli kardeşlerimiz yaklaşık bir asırdır kendi vatanlarında baskı, esaret ve zulüm altında yaşamaya mahkûm edilmiştir. Bugün de Gazze’de kadın, çocuk, yaşlı demeden dünyanın gözü önünde büyük bir soykırım gerçekleştirilmektedir.

Aziz Müminler!

Eşi görülmemiş bu soykırımı gerçekleştiren gözü dönmüş caniler, cesaretlerini ümmet-i Muhammed’in suskunluğundan ve dağınıklığından almaktadır. Oysa yüce dinimiz İslam, bizleri vahdete çağırmaktadır. Birlik olmaya, birlikte hareket etmeye davet etmektedir. Sadece dualarımızı değil, bilgimizi, gücümüzü, maddi ve manevi imkânlarımızı birleştirmemizi istemektedir. İstiklal Şairimiz bu hususu ne de güzel ifade etmektedir:

Girmeden tefrika bir millete, düşman giremez, toplu vurdukça yürekler onu top sindiremez.

Ey İnsanlar!

Yaşanan bu vahşet, sadece Müslümanların değil bütün insanlığın ortak sorunudur. Dünyanın gözü önünde gerçekleştirilen cinayetlere seyirci kalmak hatta destek olmak, bütün insanlığın ayıbıdır. Zira kendilerini diğer insanlardan üstün tutan, yeryüzünü özel mülkleri gören zalimler, sadece Müslümanların değil, bütün insanlığın geleceğine kastetmektedir. Ülkemiz, dinimiz, dilimiz, ırkımız ne olursa olsun böyle bir katliama karşı çıkmak insan olmanın gereğidir.

Zulüm nerede işlenirse işlensin zalime dur demek insan olarak hepimizin mesuliyetidir. Çünkü zulme rıza göstermek de zulümdür.

Kıymetli Kardeşlerim!

Hutbeme başlarken okuduğum ayet-i kerimede Yüce Rabbimiz şöyle buyurmaktadır: “İçinizden sadece zulmedenlere dokunmakla kalmayacak olan bir musibetten sakının ve bilin ki Allah’ın cezası çok şiddetlidir.”[1] Hadis-i şerifte ise Sevgili Peygamberimiz (s.a.s) şöyle buyurmaktadır: “İnsanlar zalimin zulmünü görür de ona engel olmazsa, Allah’ın onları genel bir azaba uğratması kaçınılmazdır.”[2]

Bu ayet ve hadisten anlamaktayız ki; masum canlara kıyan katillerin zulmüne karşı durmazsak ateş tüm dünyayı saracak, kimse güvende olmayacaktır. Çocukların bombalar altındaki çığlıklarını duymazsak herkesin canı yanacaktır. Unutmayalım ki herkesin, her zaman kötülüğe engel olmak için yapabileceği bir şeyler mutlaka vardır. Zulme engel, mazluma umut olmak için caydırıcı rol üstlenelim; elimizle, dilimizle ve kalbimizle ne gerekiyorsa yapalım. Nitekim Peygamber Efendimiz (s.a.s) bir hadislerinde şöyle buyurmaktadır: “Kim bir kötülük ve haksızlık görürse onu eliyle düzeltsin; eğer buna gücü yetmiyorsa diliyle düzeltsin; buna da gücü yetmezse kalbiyle buğzetsin...”[3]

Aziz Müslümanlar!

Koca çınar yaşama veda etti Koca çınar yaşama veda etti

Kadın erkek, genç yaşlı her birimiz dünyadaki tüm zulümlerin son bulması için sorumluluklarımızı yerine getirelim. Hz. İbrahim’in ateşini söndürmeye giden karınca misali hakkın yanında, bâtılın karşısında yer almaya devam edelim. Bizler inanıyoruz ki bu zor günler elbet sona erecektir. Zalimlerin zulmü mutlaka bitecek, mazlumların yüzü gülecek, zafer inananların olacaktır. Mazlumların umudu olan aziz milletimiz, ümmet bilinciyle dünyamızı yeniden barış yurdu haline getirecektir.

Hutbemi bir ayet-i kerime ile bitiriyorum: “Rabbimiz! Bize sabır ve dayanma gücü ver. Ayaklarımızı senin yolunda sabit kıl. Kâfirlere karşı bize yardım eyle.”[4]

[1] Enfâl, 8/25.

[2] Tirmizî, Tefsîru’l-Kur’ân, 5.

[3] Müslim, Îmân, 78.

[4] Bakara, 2/250.

Din Hizmetleri Genel Müdürlüğü

Muhabir: Hatice Sürmeli