Gülfidan hanım giderken yol üzerinde olan Kaşık dedenin mezarını da ziyaret etmeyi istedi. Davut tamam anneciğim uğrar dua ederiz dedi. Araba bir homurtu ile hareket ettiğinde. Ali ile Ahmed’in içine nede olsa bir hüzün çökmüştü. Hiç olmazsa yanlarında gülfidan hanım kalacağına gene de o kadar gurbetlik çekmeyeceklerini düşünerek nede olsa biraz büyüklükleri gitti.

    Çiftliğin kapısını açan görevli hayırlı yolculuklar diledi. Ali yanında oturan küçük yeğenine takılıp biraz kızdırıp şakalaşarak yola devam ettiler.Kasım Dede’nin köyü yakın olduğundan hemen mezara vardılar  arabadan inip bütün mezarda yatanlara avlu kıyısından birer fatiha üç ihlas hediye ettiler . Ali ve Ahmet Kasim Dedenin mezarını bildiklerinden hemen onun mezarına varıp bir kenara ilişip oturarak baba ve ailesinin gelmesini beklediler. Onlarda geldiler. Davut Ali’ye hadi bakalım  Ali hoca Kasım Dedene bir kuran oku bizde amin diyelim dediler. Ali güzel sesi ile kısa bir asır okuyup dua ettiler.

   Önce Ahmed’in okula varıp Ahmed’in kaydını daha sonrada imam-Hatip okuluna varıp Ali’nin kaydını yaptırdılar. Davud’un tanıdıklarının yanına varıp kendilerine bir ev baktılar  bir emlakçi ile anlaşıp ev işini de hallettiler. Zeynep be Gülfidan hanım  beraberce gidip evi gördüler apartman katı üçüncü kat iki oda bir salon olan güzel bir evdi. Kendi kafalarına göre bir plan yapıp nasıl eşyalar alacaklarını tasarladılar. Önce bir mobilyacıya gidip mobilya işini hallettiler. Davud’un hemen her yedi tanıdığı  olduğundan iileride hızlıca görülüyordu. Mobilyaları beğenip evin badana boya işler temizliği halledilmesi donra onlar götürüp yerleştireceklerdi . Okulların açılmasına da on beşgün kadar bir zaman vardı. Gülfidan hanım ve çocuklar biraz da erken gelecek ve yerleşeceklerdi. Kaba eşyalar ayarlandıktan sonra onları yerleştirip  Davud  telefon edecek onlarda tekrar gelecekti.

   Ali ve Ahmet okuldan kitap listelerini de aldılar Davut'da her ikisine de okul kıyafetleri ve birer takım da elbise aldı. Sevinç ten sanki ayakları topuklarına değiyordu.

  Yeğeninin hiç adını söylemezler göbek adı olan ismi yetine Gülfi diye severlerdi. Bu arada gülfiyede birkaç kıyafet birde ağlayan bebek alınmış ona da diyecek yoktu .Arabaya bildiklerinden gülfinin bebeğini  ağlatıyorlar gülfidan onlara kızıyor gülfidan hanımda benim kızımın bebeğini ağlatmayın diye onlara kızıyordu. Kim dinler ki . Akşam üzeri çiftliğe geldiler.. Hemen arabadan inip çiftlikte bulunan arkadaşları ile buluşup neler yaptıklarını ballandıra ballandıra anlatıyor arkadaşları da onlardan geri kalmıyor onlarda hafta içinde gidip kayıt yaptıracaklarını kimisi özel yurtta kimi akrabalarını evinde  kalacaklarını anlatıyor. Hepsinin ayrı bir neşesi ayrı bir dünyası vardı sanki.. Hayat onlara güzel her şey onlarındı sanki. (Devam Edecek)