Yaşam

Geleneksel tedavi yöntemleri !

Mucur'un doktorsuz tedavi şekilleri...

Kırşehir'in Mucur ilçesinde yüzyıllardır uygulanan geleneksel tedavi yöntemleri, modern tıbbın olmadığı zamanlarda nasıl bir rol oynadı ve bu yöntemler bugün hala nasıl bir kültürel mirası temsil ediyor? Bu eski zamanlardan kalma yöntemler, hastalıkların ve rahatsızlıkların tedavisinde nasıl kullanıldı ve günümüzdeki yerleri nedir?

Mucur'da kırık ve çıkık durumlarında kullanılan yöntemler arasında, çekirdekli kuru üzüm ve balın ezilerek yaralı bölgeye sarılması bulunuyor. "

Bazen eti ezip tuz ve kara biberle besleyip kırık veya çıkık olan yere sarıyorlar.

" Bu tür yöntemler, eski zamanlarda nasıl bir alternatif tıp olarak görülüyordu ve günümüzde hala bu yöntemlere başvuranlar var mı?

Arı sokmaları ve göz çapaklanmalarında sarımsak kullanımı, Mucur'da yaygın bir uygulamaydı. Nazar için yapılan ritüeller ve hava değişimlerine karşı uygulanan yöntemler, Mucur'un kültürel zenginliğini ve inanç sistemini gözler önüne seriyor. "

Kapıların eşiğinden bir parça kıymık kesilip, yakılıp, hastalanan kişinin yüzüne üflenirdi.

" Bu tür inançlar ve uygulamalar, günümüzde nasıl bir anlam taşıyor ve hala devam ediyor mu?

Mucur'da uygulanan bu geleneksel tedavi yöntemleri, modern tıbbın gelişimiyle nasıl bir dönüşüm geçirdi ve bu yöntemlerin günümüzde sağlık alanında bir yeri var mı? Geleneksel ve modern tıbbın bir arada var olabilmesi mümkün mü?

İDDİALARA GÖRE MUCUR'DA DOKTORSUZ TEDAVİ ŞEKİLLERİ

"*Kırık, çıkık durumlarda bazen çekirdekli kuru üzümü boş bir şişeyle eziyorlar, Ezilen üzümü kırılan veya çıkık olan yere sarıyorlar. Bazen bal da sarıyorlar. Bazen de eti ezip tuz ve kara biberle besleyip kırık veya çıkık olan yere sarıyorlar.
*Bazen de koyunların kuyruk kapağı denilen yeri yaraların ve ezik olan yerlere sarıldığı söylenmektedir. Yaralanmalarda ve kanamalarda tuzlu tereyağının sarıldığını gördüm ve yaşadım.
*Arı sokmalarına ve gözlerde biriken çapaklara sarımsağın dişinin sürüldüğünü gördüm ve yaşadım.
*Nazar için eve gelen bir misafirden sonra hastalanan biri olursa; kapıların eşiğinden bir parça kıymık kesilip, yakılıp, hastalanan kişinin yüzüne üflenirdi.
*Tolu yağarken, kesilsin diye bir bıçak veya demir parçası tolunun yağdığı yere atılır, tolunun kesileceğine inanılırdı. Bazen de yağan tolu dan alınarak evde ki çocuklardan büyük olanın koynuna tolular dan atılarak tolunun kesilmesi beklenirdi.
*Nazardan korunmak için üzerlik bitkisinin kurumuş yumrularından tespih dizer gibi aralarına boncuklar, renkli bezler ilave edilerek yapılır ve evin içinde bir yere asılırdı.
*Tandırlarda ekmek yapıldıktan sonra, bacaklarında sancı olanlar, romatizması olanlar tandırın kenarına oturup, ayaklarını tandırın içine sarkıtır ve dizlerine de kalın bir örtü örterlerdi.
*Bezir denilen bitkiden bezir yağı elde ederler. Bu yağ ile çığırtma yapılıp yenirdi. Mideler ve bağırsaklar için iyi geldiği söylenirdi.
*Ceviz ağaçlarında, çürük ceviz çok olduğunda, çürümesin diye bir köpek öldüğünde ceviz ağacının dibine köpeğin leşi gömülürdü.
*Bacaklarda ki ağrı ve sızıları tedavi etmek için ahırlarda hayvan pisliklerini içine ayakların gömülerek tedavi edildiklerini anlatırlardı.
*Bazı insanların damaklarında ortaya çıkan kurbağacık adı verilen beyazlaşmış kabarıkları tedavi için kurbağacık kesen bazı bayanlara götürülürdü. Kurbağacığı bıçakla veya kesme şekerle kanatıp, kanayan yere kolon yağına batırılmış pamuk parçasıyla damak temizlenirdi. Kurbağacık kesmeyi en çok yapan benim kayın validem Behiye Yılmaz' dı.
*Yeni doğan bebeklerin kafalarında BINGILDAK adı verilen yumuşak yerin sertleşmesi için o bebeğin sırtına jilet atılır, kanatılır, kanatılan yere kına yakılırdı. Yine kayın validem rahmetli Behiye Yılmaz ,bu tedavi işin yapardı.


* Bazı sırt ağrıları ve üşütmeler için "Şişe çekme" yapılırdı. üç veya dört demir para küçük bez parçalarıyla bağlanır. Uçlarına yanıcı yağ gibi şeyler sürülür. Ucu yakılır ve hastanın sırtına konulur. hazırlanmış olan su veya çay bardakları üzerine kapatılıp, gönderilir. Havasız kalan bardağın içerisinde vücutta bir kabarma meydana gelir.
Bu uygulama sırtın değişik bölümlerine 7-8 civarında uygulanır. Şişe çekme işi bitince, kolan yağı dökülmüş biz bezle temizlenir. Bazen viks veya ağrı kesici krem sürülüp üzerine ısıtılmış bir havlu konur.
Bu zamanda "Hacamat" ismi verilen uygulamalar yapılmaktadır. Hacamat yapılırken de, sırtın veya vücudun pis kan olduğu tahmin edilen yerlerine jiletle veya ameliyat bıçağı ile çizilip kanatılır. Kanatılan yerlere bardak veya fanus denilen cam şişeler kapatılır. 15 dakika sonra bu şişelerin içerlerine kanın biriktiği görülür. Temizlenip üzerlerine bant yapıştırılır. Bu bantlar bir hafta sonra kaldırılır.
*Üşütmelerden dolayı bazen sırta kolon yağı veya viks sürülür. Bir gazete kağıdı muhtelif yerlerinden delinerek sırta konulur. Üzerine bazen de havlu konulur.
*Ayaklarda meydana gelen nasırlarda ve ağrılarda domates ve limon kabuğunun kullanıldığı görülmektedir. Akşam yatarken, domatesi ince ince doğrayıp ayağın altına koyuyorlar. Su geçirmeyen bir bezle sarıyorlar. Üzerine çorap geçirip, sabaha kadar bekletip çıkarıyorlar. Nasırın tesirsiz hale geldiğini söylüyorlar."