kirsehirmemleket.com.tr 'nin köşe yazarlarından Zafer Çam, Kırşehir'e ait eski bir fotoğraf paylaşarak, geçmişe duyduğu özlemi kaleme aldı. Çam, Kırşehir'in yıllar önceki sade ve samimi yaşam tarzını, bugünün karmaşık ve hızlı dünyasıyla kıyaslayarak nostaljik bir yolculuğa çıkartıyor okuyucularını.

Zafer Çam'ın yazısında yer alan, "Kırşehir’de hepimiz aynıydık" başlığı altında, çocukluk anıları ve geçmişin sade yaşam tarzına dair samimi betimlemeler yer alıyor. Çam, Kırşehir'in küçük şehir yapısını, büyük dostlukları ve sade yaşam şartlarını anlatıyor.

Köşe yazarının anıları arasında, tek katlı evler, asfaltsız yollar, somun ekmeği ve mahalle kültürü gibi detaylar yer alıyor. Çam, o dönemin her yönüyle birbirine benzeyen, samimi ve sıcak yapısını vurguluyor.

Çocukluk oyunları ve değişen dünya

"Bizim oyunlarımız sanal değil, gerçek oyunlardı. Hep mücadele içindeydik." diyerek, o dönemin çocuk oyunlarının samimiyetini ve günümüz çocuklarının yaşam tarzı arasındaki farkları dile getiriyor Çam.

Çam, teknolojinin yokluğunda, doğa ile iç içe bir çocukluk geçirdiklerini, bu süreçte anne-baba, usta ve öğretmenlerin rehberliğinde hayata hazırlandıklarını anlatıyor.

Hayat arkadaşına veda etti Hayat arkadaşına veda etti

Çam, geçmişteki sade yaşam tarzının getirdiği mutluluğu ve günümüzdeki çocukların yaşam tarzı arasındaki farkları ele alıyor. Günümüz çocuklarının hayattan bıkkınlık ifadesine sahip olduğunu, iletişimin yüz yüze değil, teknolojik araçlar üzerinden gerçekleştiğini belirtiyor.

Zafer Çam'ın bu nostaljik paylaşımı, geçmişin sıcak ve samimi yönlerini özleyen birçok okuyucunun duygularına tercüman oluyor.

KIRŞEHİR’DE HEPİMİZ AYNIYDI


Biz çocuktuk Kırşehir’in tozlu yollarında.
Şehir küçük dostluklar büyüktü.
Evlerimiz çok katlı değil tek katlıydı aynıydı.
Yükseklerde gözümüz yoktu.
Lüksümüz çarşı somunuydu.
Mahallemiz caddemiz, sokağımız aynıydı.
Kahvemi, bakkalımız, fırınımız, manavımız, kasabımız aynıydı.
Çarşımız, pazarımız aynıydı.
Paytona biner misafirliğe giderdik aynıydı.
Yollarımız asfaltsız kaldırımlarımız parke taşsızdı aynıydı .
Taksi dolmuş değil tabanvayla giderdik aynıydı.
Kaldırmalarda, yollarda selamlaşırdık aynıydı.
Evlerimiz kerpiçten, duvarı taştan avlusu aynıydı.
Mahalle çeşmemiz testimiz aynıydı.
Çamaşır hanede kazanlarımız aynıydı.
Ahırımız, samanlığımız, ekmekliğimiz aynıydı.
Su içtiğimiz tasımız, yemek yediğimiz ağaç kaşığımız aynıydı.
Çorba içtiğimiz, pilav yediğimiz kaplarımız, yoğurt çaldığımız helkelerimiz aynıydı.
Turşu küpümüz, sobamız aynıydı.
Döşeğimiz, yorganımız, yastığımız yünden aynıydı.
Halımız, kilimimiz, berdili yastığımız aynıydı.
Gaz ocağımız, gaz lambamız aynıydı.
Bahçelerimiz, bağlarımız aynıydı.
Sokak lambalarımız aynıydı.
Balımız, kötürümüz, helvamız aynıydı.
Yediğimiz bulgur, yarma, fasulye, nohut, mercimek aynıydı.
Soğan, patates, sarmısak aynıydı.
Peynirimiz, yağımız, yoğurdumuz, ayranımız aynıydı.
Pekmezimiz, kuru üzümümüz, iğdemiz aynıydı.
Komşularda sevgi, saygı, dostluk, yardımlaşma, kaynaşma aynıydı.
Ne güzeldi oklularımız aynıydı.
Herkesin yediği aynıydı.
Giydiği önlüğü siyah, yakası beyaz aynıydı.
Tıraşı, giydiği kıyafeti aynıydı.
Ayakkabımız lastik aynıydı.
Servis derdi yoktu birlikte giderdik aynıydı.
Arkadaşlık ve sevgi aynıydı...
İşte biz böyle şartlarda çocukluk yaşadık.
Elimizde teknoloji harikası cihazlar yoktu.
Biz kendimizi anne, babamız, ustalarımız, öğretmenlerimiz sayesinde hayata hazırlamıştık.
Bizim dünyamız çok genişti.
Şimdiki çocuklar gibi dört duvar arasına sıkışmıyorduk. Oyunumuzu da gayet güzel oynardık.
Oyunlarımız aynıydı.
Bizim oyunlarımız sanal değil, gerçek oyunlardı. Hep mücadele içindeydik.
Hep gayret içindeydik.
Bizim hedeflerimiz vardı.
Yediklerimiz gıdım gıdımdı ama yaşantımız çok güzeldi.
Her şeyden mutlu olurduk.
Şu anki nesle bakıyorum; yedikleri önünde, yemedikleri de arkasında ama gülen yüzler hiç yok gibi.
Hayattan hep bıkmış gibiler.
İletişim desen yüz yüze değil, gönül gönülle hiç değil, sadece tuşlar arasından iletişim kuruyorlar.
Sahte gülümsemelerini öz çekim yaparak birbirlerine dağıtıyorlar.
Kırşehir sokakların da kerpiçten evlerimizde biz küçüktük ama hayallerimiz büyüktü.

Muhabir: Aynur Bayrak