ZOSA’LARIN KENDİ KENDİNİ YOK ETMELERİ-3  

Yaşlılar, hastalar ve güçsüzler kaderlerine bırakılmışlardı.  İnsanlar yenecek bitkilerin hatta ağaç köklerinin peşindeydiler. Denizin yakınında olanlar deniz kabuklularıyla  hayatta kalmaya çalıştılar ama  bu türden yiyeceklere alışık olmadıklarından  dizanteriye yakalandılar ve  yüzlercesi öldü Pek çok aile  topluca öldü. Daha sonra  bir tek ağacın altında  birlikte ölmüş olan anne baba ve çocuklara ait  iskeletler bulundu.Açlıktan ölmekte olanlar durmaksızın koloniye akıyordu. Çiftlik evlerinin önünde oturup  acınası bir hale yiyecek dileniyorlardı.

Söz konusu 1857 yılında İngiliz egemenliği altındaki Zosa topraklarında  nüfus 105.000’den 37.000’e düştü.68.000 kişi ölmüştü.Üstelik bu, hükümetin verdiği yiyecek stoklarıyla  binlerce hayatın kurtarıldığı  bölgelerdeki sayılardı. Böylesi stokların bulunmadığı  yerli bölgelerinde  daha da çok insan öldü. Zosa kabilesinin gücü tamamen kırılmıştı.

Evet hikaye böyle.

 Ölüme üstün gelmek, onu savuşturmak yöneticilerin en eski ve  en kuvvetli arzularından biridir.

Bir Kızılderili atasözü derki: “Bir derede iki balık birbiri ile  kavga ediyorsa oradan az önce  uzun bacaklı bir İngiliz geçmiştir”.

(ELİAS CANETTİ; “Kitle ve İktidar” İsimli eserinden)