YAŞANMIŞ BİR OLAY

Bir babanın evlatları…

Yıllarca çalışmışlar çabalamışlar,

Bir şeyler yapmışlar.

Birlik ve beraberlikle; hem maddeten hem manen kazanmışlar.

Sonra bu evlatları parçalamak için; çeşitli oyunlar oynanmış.

Fakat bir türlü parçalayamamışlar.

Dışarıdan saldırı arttıkça onlar daha çok birbirine kenetlenmiş.

Sonra (devreye) içerden müdahale kararı almışlar.

Bakmışlar ki, yıllarca parçalamaya çalıştıkları aile, yavaş yavaş çözülmeye başlamış. Parça parça olmuşlar.

Babanın evlatları (görünürde herkes) iyi kötü bir geçim yolu bulmuş.

Ama. Daha toparlanamamışlar. Toparlanmaya çalıştıklarında ise o menhus ruh devreye girer olmuş.

Kalpler o kadar kararmış ki, meleği şeytan, şeytanı melek görür duruma geldiklerinden. Kim melek kim şeytan karıştırır olmuşlar.

Maalesef bu İslami cemaatler içinde geçerli olmuş.

1960 ihtilalı birleştirici olurken, 71 muhtırası münafıkane şekilde geldiği için bağların gevşemesine neden olmuş.

1980 ihtilalı münafıkanesi ise bu gevşekliği, maalesef koparmak vazifesini tam anlamıyla yapmış.

1997 muhtırası 2004 milli güvenlik belgesi derken. İslami cemaatleri parça parça etmişler.

Bunu ihtilalcı zihniyet yaptığında bir ve beraber olanlar, maalesef sivil uzantılar yapınca, birde münafıkane olunca; maalesef bir olan İslam ve onun cemaatleri, siyaset münafıkları tarafından da yıllarca beraberliklerinden gelen dostlukları, düşmanlığa çevrilince ; Siyaset münafıkları maalesef bu milletin güzel hasletlerini yaşamaya ve yaşatmaya medar olan cemaatleri ayaklar altına almada bir beis görmemiştir.

Bediüzzaman siyasetçi tam dindar olamaz diyor. Siyasettaşı münafıkta olsa onu melek görür diyor. Karşı taraftaki melek de olsa şeytan görür diyor.

Bugün bilerek veya bilmeyerek İslam’ın kalbine hançer indirenler, maalesef baş tacı edilmekte.

Ama aynı değer ve hedeflerde olanlar ise birbirine düşman edilmiş. Bir araya gelmemeleri içinde aralarına makam, menfaat, siyasi şöhret veya dini şöhret olma gibi imkânlar sunulmuş.

Bu bahar sarhoşluğundan uyanalım. Birlik ve beraberliğimizi Allah rızasını esas alan kulluğumuzla gösterelim.

Her hareketimizi mizana koyalım. Dikkat edelim. Kimlere karşı, kimlerle beraber olduğumuzu bilelim.