TOPRAĞIN ÜSTÜ ALTINDAN DAHA DEĞERLİ  

Kırşehir'de kurulması planlanan altın madeni projesi, şehrin ruhunu ve doğasını tehdit eden büyük bir tehlike olarak karşımıza çıkmaktadır. Bu projenin, sadece çevresel değil, aynı zamanda sosyal ve ekonomik açıdan da derin yaralar açacağı aşikardır.

 Kırşehir, kendisine has doğal güzellikleriyle tanınan Selçuklu Mimarisinin eserlerini gördüğümüz kadim bir şehir. Aynı zamanda tarım ve hayvancılığa bağlılığı, su ihtiyacı ile klasik bir İç Anadolu şehridir. Ancak altın madeni faaliyetleri, bu güzellikleri geri dönülmez şekilde yok etme riski taşıyor. Kervansaray dağlarının kuzeydoğu yamaçlarında başlayan madencilik faaliyetleri, bölgenin doğal yapısını bozuyor. Ağaçlar kesiliyor, toprağın verimliliği azalıyor ve bölgenin ekosistemi büyük zarar görüyor. Bu durum, sadece bitki örtüsünü değil, aynı zamanda bölgedeki hayvan türlerinin yaşam alanlarını da tehdit ediyor​.

 Altın madeni için gereken büyük miktardaki su, Kırşehir'in su kaynaklarını tehlikeye atıyor. Barajlardan ve yer altı su kaynaklarından çekilen su, bölgenin su dengesini bozarak tarımsal faaliyetlere zarar verecektir. Madenin 1 saatte 180 Ton su kullanacağı öngörülüyor. Tarımla uğraşan köklü ailelerimiz dahi tarlaları konusunda su sorunu yaşarken saatte 180 Ton su kullanan bir tesis Kırşehir’in her yönden zararına olacaktır. Ayrıca su kaynaklarının kirlenmesi hem insanlar hem de hayvanların hayatını riske atıyor.

 Kırşehir halkı, tarihi boyunca toprağına ve suyuna sahip çıkmıştır. Ancak altın madeni projesi, bu bağlılığı sarsacaktır. Yerel halk, yaşam alanlarının yok olması ve doğal kaynaklarının tükenmesi nedeniyle büyük bir tedirginlik içinde. Altın madeninin çevreye saçtığı tehlike yüzünden yerel halkın bölgeyi terk etmek zorunda kalması kaçınılmaz bir son olacaktır. İnsanların evlerini terk etmek zorunda kalması toplumsal yapının bozulmasına ve köklü ailelerin parçalanmasına neden olabilir.