TESETTÜR SADECE BAŞINIZI ÖRTMEK Mİ?

Mafya ile aynı sofrada olursanız.

Gün geldiğinde bir başak sofraya servis edilirsiniz.

Sedat Peker’in açıklamaları çerçevesinde gündeme gelen bir ayağı yandaş medyaya, bir ayağı yürütmeye bağlanmış yargıya, bir ayağı AKP içindeki çatışmalara, öteki ayağı da şimdilik danışmanlar üstünden Saray’ın içine kadar uzanan rüşvet açıklamaları gündem oldu.

Ülkenin gündemini mafya açıklamaları belirliyor.

Ara sıra katılım sağlayan Sedat Peker’in yeni açıklamaları ile kirli dosyalar yeniden gündeme oldu.

Ülkemizde Devlet, sermaye, mafya, medya hep gündem oluyor.

Mafyanın olduğu yerde ne hikmetse medya, sermaye ve devlet oluyor.

Mafya boş durmuyor açıklamaları birçok gizli sanılanları gündeme taşıyor.

Halkın emanetlerine hainlik yapanları bir bir halka gösteriyor.

Suçun sahibi olmuyor.

Kimse suçluyum demiyor.

Mafya ise bunları bir bir servis ediyor.

Gerçi servis etse ne oluyor ki hangi suçlu yargılanıp ceza alıp mal varlığına el kondu.

Yiğitçe ben bu işin içindeydim farkında olmadım yaptıysam özür dilerim diyemiyor.

Çünkü bu rüşvet yolsuzluk ağı öyle örülüyor ki örende örülende işin içinde çıkamıyor.

İnsanlar ne konuşuyor rüşvet ağının nerelere kadar dayandığını.

Vekil yolsuzluklarda bahsetmiyor.

Ne diyor benim başörtüsüz resimlerimi yayınlamış.

Zehra Taşkesenlioğlu’nun evinin içinde başı açık bir şekildeyken çektiği video görüntüsünü dışarıya sızdırması ahlaksızlıktır…

Bir kadın, ama her şeyden önce bir insan olarak bu kadar aşağılıkları da kınıyorum.

Çünkü başörtülü bir kadının özel mekânında başı açık görüntüsünün kaydedilmesi, servis edilmesi hiç ahlaki bulmuyorum.

Bunu yapanda ahlaklı olarak görmüyorum.

Sayın Taşkesenlioğlu sizi toplum nezdinde küçük düşüren, itibarınızı zedeleyen başı açık görüntülerinizin yayınlanması değil…

Edebiyat yapmayı bırakın.

Kimlere aracılık yaptığınızı açıklayın.

Milletvekiline halkı temsil etmesi için sağlanan nüfuzun servet edinmek amacıyla kullanılması günah değil mi?

Bu nüfuza dayanarak, borsada ücretli danışmanlık vermek ve belediyelerde ihale kovalamak, kul hakkına girmek sayılmaz mı?

Kul hakkına girmek mi daha büyük bir günah, saçların görünmesi mi?

Milletvekilliği nüfuzunuzu servet amacıyla kullandınız mı kullanmadınız mı bunlarla ilgili açıklama yapın.

Son derece çirkin olan budur.

Siz hakkınızdaki yolsuzluk, rüşvet iddialarına cevap verin.

Ahlaksızlığı, yalancılığı, sahtekârlığı erdem edinenler.

Kısa yoldan köşe dönmeyi, başkalarının sırtından geçinmeyi yaşam biçimi haline getirenler.

Üretmek yerine, tüketmeyi tercih edenler.

Bilgi yerine, paranın gücüne inanlar.

Rüşvet ve iltiması, marifet sayanlar.

Dürüst ve namuslu insanları, enayi zannedenler.

Sözüm, sizin gibi onur cücelerinedir.

O cüce onurlarınız biraz büyüsün istiyorsanız, fakir fukaranın cebinden ellerinizi çekin.

Zaten kıt kanaat geçinen garibanın ekmeğini çalmaktan vazgeçin.

Halkın çoluk çocuğunun geleceğini karartmayın.

Daha ne kadar halkın yakasında asılı kalacaksınız, artık düşün, inin sırtından.

Yalanlarla halkı aldatıp, servetlerinize servet eklemekten vazgeçin.

Gerçi, sizin vazgeçmek gibi bir niyetiniz yok gibi ama elbet bir gün bu halk sizi yakasından da silkecek, sırtından da atacak, bunu da kafanızın bir kenarına not edin.

Zenginlik sevdasıyla kul hakkını yemek din değildir.

Hakkın olmayanı yığmak din değildir.

Günahları, hırsızlıkları, göklere çıkmış insanlarla bir olmak din değildir.

Zayıfları ezip, haklarını talan etmek din değildir.

Sırtınızdan taşıdığınız yolsuzluk ve haksızlık etmek din değildir.

Kısaca, yakınlarına rant sağlamak kulluk din değildir.

Başını örmeniz dini vecibe olsa da tesettür dediğiniz sadece başınızı kapatmanız değil.

Tesettür Allah’ın haramlarına uzak durmaktır.

Kuranın hükümlerine uymaktır.

Hz.. Muhammed s.a.v. gibi örnek olmaktır.

Ak parti bundan yirmi yıl önce yolsuzlukla, yoksullukla, yasaklarla mücadele edeceğiz, yolsuzluğa asla müsamaha etmeyeceğiz, kökünü kazıyacağız, siyasetin rant aracı yapılmasına asla izin vermeyeceğiz diyen partilerinin yirmi yıllık iktidarında ortaya çıkan bu tablo hakkında ne düşünüyorlar?

Dersiniz.

(Zafer Çam)