TABANIN SESİ OLUNUZ 

Ülke yukarda idare edilse de taban ne diyor.

Tabanın sesi çok önemli.

Tabanın sesine kulak verilmeli.

Benim sözüm idarecilerimize.

Sevgili idareciler;

Sizlerin yukarıda aldığınız kararlar vatandaş tarafından kabul görmüyorsa, bir sıkıntı var demektir...

Ya danışmanlarınız veya ekibiniz size bu kararların yanlış olduğunu söylemeye çekiniyor, ya onlar da halk arasına gerektiği gibi inemiyorlar, ya da siz inatla, “En iyisini biz biliriz, biz yaparız olur, biter” diyorsunuz.

Halkımız adına en iyisini yapmak için önce onları anlayacaksınız.

Onları anlamak için de aralarına karışacaksınız.

Korumasız, şoförsüz, müdürsüz, danışmansız çıkacaksınız sokağa...

Kimse tanımayacak sizi.

Yani anlayacağınız; tebdil-i kıyafetle.

İşte şimdi tam da bunu yapmanın zamanı aslında.

Takacaksınız bir şapka, çarşının en kör noktalarına girip bir çorba içeceksiniz.

Akşamın karanlığında yıldızların altında Cacabey meydanında çaylı sohbet edeceksin.

Yine esnaf çay ocağında, vatandaşlarla oturup sohbet edeceksiniz.

Pazar inip bir poşet alacaksınız pazarcı esnaflarla muhabbete dalacaksınız.

Çarşı esnafına hayırlı işler deyip derdine ortak olacaksınız.

Sabah hastane polikliniklerinde sıraya girip doktorları anlayacaksınız.

Akşam acil servislerine uğrayıp bakacaksınız.

Okul bahçelerinde bir veli gibi gözükeceksiniz.

Spor sahalarına ve salonlarına gidip gençlerin terini göreceksiniz.

Gideceksiniz bir bilet satış noktasına, bir bilet alıp, sabah iş vaktinde Kılıç özü sanayi sitesine bir yolculuk yapacaksınız.

Esnafın sabah çayını içip, dertlerine ortak olacaksınız.

Çırak, kalfa, usta muhabbetine katılacaksanız.

Mesela, yabancı bir numaradan arayacaksınız emniyeti, belediyeyi, kaldırım işgallerini şikâyet edeceksiniz.

Bakalım ne şekilde bir sonuç alacaksınız?

Çöpler toplanıyor mu, kaldırımlar yıkanıyor mu, bakacaksınız.

Seyyar satıcılar sağlıklı mı?

Her gün marketlerde etiketlere yansıyan zamlarla ilgili vatandaş ne düşünüyor, esnaf ne durumda, anlamaya çalışacaksınız...

Hani; bizler yazıyoruz, çiziyoruz inanmıyorsunuz ya, vatandaşın sabrı nereye kadar gelmiş, kendi gözlerinizle göreceksiniz.

Tüm bunları görüp, duyup, yaşadıktan sonra yine de “dediğim dedik, çaldığım düdük” diyorsanız, orasını da siz bilirsiniz tabi...

Öte yandan, hani Churchill vatandaşlarına, “Daha önce hiç metroya binen Başbakan görmediniz mi?” diye sormuş ya, şimdi ben de dönüp okurlarıma sormak istiyorum;

Hani Başbakandan, Bakanlardan falan vazgeçtim, siz en son ne zaman belediye otobüsüne binen bir vekil ilin valisi Belediye Başkanı aranızda gördünüz mü?