SORUMLU TUTULAN KÜREKÇİ KOVULUYOR

Ülkemizde yıllardır bürokrasiden hep şikâyet edilir.
Ancak bürokrasinin ağır işleyen yapısının değiştirilmesi konusunda pek bir şey yapılmaz.
Nasıl kurulduysa öyle gidiyor.
Ben düzelteceğim diyen makamında oluyor.
Bırak nasıl gidiyorsa diyen markımdan kalıyor.
Sorgulayan, proje sunanlar kabul görmüyor.
Çok bildiğini sananlar ülkede idareci oluyor.
Liyakat esaslı değil torpil esaslı atamalar oluyor.
Hemen tüm siyasetçiler de bürokrasiden şikâyet eder ama düzeltilmesi konusunda pek çaba harcamazlar.
Ülkemizdeki bürokrasiyi anlatan güzel bir fıkrayı sizlerle paylaşmak istedim.
“Türk ve Japon şirketleri arasında bir kürek yarışı düzenlenmesine karar veriliyor.
Japonların takımında sekiz kişi kürek çekiyor, bir kişi dümencilik yapıyor.
Türk Takımında ise iki kişi kürek çekiyor, üç kişi şeflik üç kişi müdürlük yapıyor bir kişi de dümeni kullanıyor.
Her iki takımda, performanslarının en üst düzeyine varabilmek için uzun ve zorlu bir hazırlık döneminden geçiyor.
Büyük gün geldiğinde ve iki takımda, kendini hazır hissediyor.
Japonlar yarışı bir kilometre farkla kazanıyor...
Yarış sonrası Türk takımı çok sarsılıyor.
Türk yönetimi yarışın açık farkla kaybedilmesinin nedeninin bulunmasına karar veriyor.
Yapılan araştırmalar, analizler ve uzun çalışmalar sonucu düzenlenen raporlara göre hata bulunuyor ve çözüm önerisi getiriliyor.
Çözüm olarak yönetimdeki düzeni güçlendirmek için bir genel müdür atandı ve sandaldaki ağırlığı dengelemek için kürekçi sayısı da bire indiriliyor.
Japonlara yeni bir yarış teklif etme kararı alınıyor.
Dokuz kişilik Türk takımı Japonlarla bir yarış yapmak üzere yeniden yapılanıyor.
Japonların takımında sekiz kişi kürek çekiyor, bir kişi dümencilik yapıyor.
Türk Takımında ise yeni yapılanma şekli şöyleydi,
1 Genel müdür
3 Bölgesel müdür
3 Dümen şefi
1 Dümenci
1 Kürekçi
İkinci yarışı Japonlar iki kilometre arayla kazanıyor.
Tepesi atan Türk yönetim kurulu hemen harekete geçiyor.
Yarışın kaybedilmesinden sorumlu tutulan kürekçi kovuluyor, müdürlere ve diğer personele sorunun çözümüne olan katkılarından dolayı ikramiye veriliyor”.
Hal bu ülke neden kalkınmıyor diyenler bu hikâyeyi iyi okumalılar.
Bugün o kadar çok devletin şişmiş kadrosu var ki.
Oy uğruna bir taraftan alımlar oluyor.
Alımlar gerçekten ihtiyaçtan mı?
Sanmıyorum seçimler geldiğinde oy beklentisi olan siyasilerden alımlar başlıyor.
Hak eden hak etiği yere gelemiyor.
Ya siyasetçi tabanın olacak, ya yakının olacak, ya da o siyasi partiye üye olacaksın.
Benim yabancı dilim var, Türkiye’nin en iyi üniversitesi mezunuyum hak, hukuk dersen işin zor.
Daha çok imtihanlara girer çıkarsın.