SİZ OLUN YALAN VAATLERE KANMAYIN

Seçim geliyor.

İktidarı, muhalefeti meydanlarda, kamera karşısında vaatler de bulunuyor.

Yahu biraz örnek alın yalan, dolan ne olacak haliniz.

Yalan günah.

Yapmadığınız işleri söylemek günah.

Gerçi biz zaten boynumuza kadar günaha batmışız diyorsunuz.

Bundan dan mı korkacağız diyorsunuz gibi anlıyorum.

Hani bir atasözü vardır.

“Ölmüş eşek kurttan mı korkacak”.

Bugün siyasiler yapmayacakları tutmayacakları sözleri söyleyip sözüm ona iktidar olmak hevesindeler.

Gerçi bu millet yıllardır böyle uyutuluyor.

Sadece bugünkü siyasilere ait uyutma yöntemi değil.

Bugüne kadar verile vaatlerin hangisi hayat geçti.

Geçmişten bugüne hayatımıza giren siyasilerin birçoğu bizi gülümseten anılar bırakmıştır hafızalarımızda.

Özellikle seçim dönemleri havada uçuşan vaatler, hedefler, kampanyalar her zaman ilgiyle izlenmiştir.

Yaşı yetenler hatırlayacak.

Çok gerilere gitmeyeceğim doksan sonrasına baktığımızda.

Seçim vaatlerinin zirve yaptığı dönem Süleyman Demirel'in yasaklar sonrası siyasete döndüğü 1991 seçimleri oldu.

Demirel'in ''kim ne veriyorsa beş fazlasını vereceğim'' sözü siyasi literatürde yerini aldı.

Yüzde yirmi yediyle oyla iktidar oldu ancak sözlerini yerine getirmeden Özal'ın vefatının ardından Çankaya Köşkü'ne çıktı.

1991 seçimleri öncesinde Boğaziçi Üniversitesi'ndeki görevinden ayrılarak DYP'de Süleyman Demirel'in ekonomi kurmayı olarak siyasete adım atan Çiller'in vaat performansı Demirel'i aratmadı.

DYP-SHP hükümetinde ekonomiden sorumlu devlet bakanı olan Çiller herkese biri ev biri araba olmak üzere iki anahtar vaat etti.

''Her mahallede yüz trilyoner olacak'' dedi bunu ''her köylüye traktör'' sözü takip etti.

Demirel sonrası Başbakanlık koltuğuna oturdu ama verdiği sözleri yerine getirmedi...

Necmettin Erbakan ise vaat yarışında rakiplerinin hiçbirisinden geri kalmadı.

Taksim Meydanı'na Cami yapma sözü veren Erbakan seçmene 5 bin tank üreteceğiz deyip her İle bir havaalanı ve hızlı tren vaat etti.

REFAHYOL iktidarında Başbakan olan Erbakan, işçi memur ve emekli maaşlarına süper zamlar yaptı.

Ancak 28 Şubat'ta gerçekleştirilen darbe sebebiyle vaatlerini yerine getiremeden iktidardan indirildi...

Mesut Yılmaz o günlerdeki en büyük rakibi olan Çiller'den geri durmadı ve en büyük vaadini 1999 seçimlerinde ''Susurluk'u çözeceğiz'' diyerek verdi.

Ancak Susurluk'u çözmek kimseye nasip olmadı...

MHP lideri Devlet Bahçeli ise 1999 seçimlerinde "Apo'yu idam edeceğiz " vaadinde bulundu.

Sandıktan ikinci parti olarak çıkan MHP hükümet ortağı olmasına rağmen bu sözünü yerine getiremedi...

Uçuk vaatler konusunda Genç Parti Genel Başkanı Cem Uzan en dikkat çeken isimlerin başında geliyor.

3 Kasım 2002 seçimleri öncesinde konser eşliğinde döner-ayranlı mitingler düzenleyen Uzan'ın akılda kalan belli başlı vaatleri şöyleydi:

Her işsize 350 TL maaş verilecek. Mazot 1 TL olacak.

Fındık 8 TL olacak.

Üniversite sınavı kalkacak.

Üniversite sayısı 4 katına çıkarılacak ve daha niceleri...

CHP, 2002 seçimlerine üniversiteye giriş sınavlarını kaldırma ve 1 milyon işsize iş sözü ile girmişti.

İktidar olamayınca doğal olarak hiçbirini yerine getiremedi.

Kemal Kılıçdaroğlu ise vaat yarışında Deniz Baykal’ı da geçti.

Yoksul ailelere 600 lira maaş bağlayacağını söyleyen Kılıçdaroğlu’nun “parayı nerden bulacaksın?” sorusuna verdiği “benim adım Kemal ben bulurum” cevabı ise kimseyi tatmin etmeye yetmedi.

Parası olmayana bedelsiz askerlik ve askerlik süresini 6 aya indirme vaatleri de halk tarafından şaşkınlıkla karşılandı.

Recep Tayyip Erdoğan, iktidara geldikleri takdirde vaatlerini şu şekilde sıralamıştı: “Dokunulmazlıkları kesinlikle kaldıracağız.

Trafik sorununa özellikle büyük şehirlerdeki ve en öncelikli İstanbul’da ki trafik sorununa kesin çözüm bulacağız.

Çalışanı ihya edeceğiz, yaşam standartlarını yükselteceğiz.

AK Parti iktidar olunca fakir fukara olmayacak...

Değerli okurlar sizleri biraz olsun geçmişe taşıdık.

Bu siyasilerin geçmişi neyse bugünde o.

Bakın meydanlarda vaatler veriliyor.

“Ergene avrat boşamak kolay” dermiş atalar.

Bugün meydan boş sallayın gitsin, nasıl olsa geçmişinizi araştırmayan, sözlerinizi yüzlerinize vurmayan, arkanızda bir seçmen kitleniz olduktan sonra.

(Zafer Çam)