Tarih sahnesinde ne güçlüler ne güzeller ne zenginler ne Krallar ne sultanlar ne başbakanlar geldi geçti.
Hani neredeler.
Hepsi din gününe hazır bekliyorlar.
Yaptıkları tarih oldu, bedenleri toprak.
Yakın tarihimize damga vuran siyasiler hani nerede Atatürk, İnönü, Bayar, Menderes, Bölükbaşı, Gürsel, Evren, Ecevit, Türkeş, Erbakan, Özal, Yılmaz yaz yaz bitmiyor bugün aramızda yoklar.
Bir dönem yüz yıllık yakın tarihimize ve ülkenin siyasi yaşamına damga vurmuşlardı.
Türkiye’de siyaset genellikle “Tek Adam” anlayışından uzaklaşamaz.
Bugün tek adam tartışması hep oldu.
Olmaya da devam ediyor.
Temeli böyle atılmış çünkü.
İkinci adamın esamisi pek okunmaz.
Parti bölünür sayılır.
Özellikle ortanın soluna bakın demeyeceğim merkez sağdakiler de, milliyetçi söyleme sahip partilerimiz de hep tek adam zihniyetine dayanmaktadır.
Siyasette potansiyel rakipler aynı partide bile kolay harcanır.
Tahammülümüz yoktur.
Oldum olası tahammülsüz bir milletiz belli ki.
Kimse kendi eliyle kendi rakibini parlatmaz.
İpini kendi eliyle çekmek gibi bir şeydir onun için.
Keşke bu görüşlerime saçma deyip geçebilseniz.
Ciddiye almasak, olur mu öyle şey desek ama maalesef hepsi kabulü güç gerçektir.
İtirafı daha da zordur.
Bir Türkiye gerçeğidir.
Bir Türkiye klasiği diye biliriz.
İnsanız fıtratımızda kıskançlık var fakat siyasetin kıskançlığı bir başka.
Ah kıskançlık sen neymişsin?
Sen hayatın yaşamın gerçeğisin.
Sen var ya insan olan her yerde, iki kişinin olduğu her ortamda üçüncüsün sen.
Söyle bana benden başka lider var mı?
Söyle bana benden güçlüsü var mı?
Söyle bana benden zengini var mı?
Senden başka liderde var, güçlüde var, zenginde var.
Bunların hepsi dünyalıklar.
Bu dünyada değer verdiğiniz her ne ise ahirette bir faydası yok.
Din gününde faydası olmayan liderlikle, güçle, zenginlikle ne işin var.
Bırak bu kıskançlığı hırsı hepsi iki metre çukur.
Liderde olsan, güçlüde olsan, zenginde olsan hepsi boş.
Ey âlemlerin Rabbi olan Allah’ım.
Sen bizim çirkinliklerimizi, zayıflıklarımızı, acizliklerimizi, kusurlarımızı bağışlar mısın, hoş görür müsün?
Kıskançlıklarımızı, hasetliklerimizi, günahlarımız örter misin, affeder misin?
Kıskandıklarımızı da biliyorsun, kıskananları da kıskanılanları da.
Sen hep varsın.
Bizleri de yaratan hesaba çekecek olan sensin.
Bizler “Sen ”den geldik yine sana döneceğiz.
Ey nefsine yenik düşen seçilmişim, güçlüyüm, zenginim diyenler yol yakınken can bedendeyken dönün rabbinize.
Bakın sizden öncekiler hani neredeler.
Bir gün sizlerde oradasınız unutmayın.