SABIR VE ŞÜKÜR SANA YETER

Allah’ın adıyla kandırılıyoruz.

Allah’ın dini İslam’ı yerle yeksan edip yeni bir din ürettiler.

Üretmeye de devam ediyorlar.

Din pazarcıları Allah’ın adıyla yapıyorlar.

Kendi kirlenmiş dilleriyle Allah’ın dinini kirletiyorlar.

Hayatın içinde uzaklaştırılmış Allah’ın dini İslam.

Atalar dini hayata hâkim olmuş yaşatılıyor.

Allah’ın dini raflarda ve duvarlarda asıl duruyor.

Ürettikleri din, aslında İslam öncesi şirk dininin İslam maskesi giydirilmiş halinden ibarettir.

Sahte ya da uydurulmuş dine karşı tabii ki, gerçek İslam da var.' sahtesini görüp, gerçek İslam’a yüz mü çevireceğiz?

Dinimizi öğrenmek için Kuran ve sünnet bize yeter!

Şunun bunun sahte dindarların Kitaplarında değil Allah’ın kitabı Kuran’da öğrenmeliyiz.

İslam dininin temel kaynağı olan Kuran-ı Kerim’i anlayarak okumak,  ona daha fazla bağlanmak demektir.

Kuran’da emredildiği gibi “İslâm son ilâhî dindir.

İslâm dini evrenseldir.

İslâm fıtrî (ilk yaratılış) bir dindir.

İslâm kolaylık dinidir.

İslâm insanlara adaleti sağlayan bir dindir.

İslâm barış dinidir.

İslâm güzel ahlâk dinidir.

İslâm iyiliği emreder, kötülüğü yasaklar.

Muaviye’nin, Yezid’in ve benzerlerinin adaletsizliğine itiraz etme!

Yeter ki namaz kıl, oruç tut, hacca git ama açın, yoksulun halini sorma!

Zalime karşı durma.

Devlet erkânının lüks ve şatafat içinde yaşamasını sorgulama!

Sabır ve Şükür sana yeter!” diyenler…

İslam’ın özünü kavrayamamışlardır.

Dini istismar eden ve saltanatlarının devamı için kullanan muktedirler, tarihin her döneminde olmuştur.

Örneğin; İslam peygamberinin sevgili torunu Hz. Hüseyin ve yetmiş iki yakını, yine o peygambere iman ettiğini söyleyen Yezit ve ordusu tarafından acımasızca şehit edilmiştir.

Yine Emevi ve Abbasi saltanat sahiplerine boyun eğmeyen ve yönetim anlayışını beğenmeyen, İmam-ı Azam Ebu Hanife, hapiste işkence görmüş ve zehirlenerek öldürülmüştür.

İslam tarihinde buna benzer birçok olaya rastlamak mümkündür.

İslam’ı özünden uzaklaştıran, kendilerine göre bir din uyduran, buna karşı gelenleri de katleden Emeviler; aynı zamanda siyasi ikballeri için İslam’ı da katletmişlerdir.

Bugün hayatın içinde Emevi dini yaşatılmakta.

Ve “din” diye Arap kültürünü ve Emevi İslam anlayışını yeni Müslüman topluluklara dayatmışlardır.

İslam’ın Allah’tan başka kimseye kul olmamayı hüküm altına almış olmasına rağmen, halkı Müslüman olan ülkeler de “kulluk” hala Allah dışında devam ediyor.

Demokratik ve laik bir ülkede; halk ekonomik zorluklar içerisinde kıvranırken, bir avuç mutlu azınlığın lüks ve şaşa içerisinde yaşamaları, servetlerine servet katmalarına seyirci kalmak doğru mu?

Servet yığanlar iktidarlara yakın olanlar hüküm sürerken.

Yoksullar mı?

Onlara öbür dünyada yaşayacakları cennet hayali ile has bahçede huri kızlar yeter.