OTANTİK MUCUR HALISI

Mucur ekonomisi için-bugün geçmişteki önemini kaybetmiş olsa da- hem kültürel hem de sanatsal değeri olan Mucur kilimleri söz etmeye değer bir el sanatıdır. Kırşehir ve Mu­cur kilimleri XVII. yüzyıldan iti­baren önemli bir meta haline gelmiştir. Bu yüzyıl, politik açıdan Osmanlı Dev­letinin zayıflamasına rağmen geleneksel imparatorluk ürünü olan el sa­natının özellikle de Anadolu Türk Halı sanatının klasik çağının yaşan­dığı bir dönemdir.

Günümüzden 30-40 yıl önce Mucur merkez, Şatıroğlu, Dalakçı, Acıöz, Gümüşkümbet, Budak, Geycek, Yazıkınık, Güzyurdu, Büyük Burunağıl köylerinde dokunan kendine has nakışlara ve süslemelere sahip kilimler önemli bir ekonomik getiri kaynağıydı. Mucur ve köylerinden çok eskiden beri bütün ev kadınları, gelinler, yeni yetişen genç kızlar ve çocuklar halı dokumayı bilirlerdi. Çünkü halı, kilim veya yastık dokumak günlük hayatın bir parçası, halkın gelir kapısıydı. Her evde mutlaka bir tezgâh bulunur, kadınlar günlük işlerinden arta kalan zamanda hem evlerinin ihtiyacı olan halı/kilimi dokurlar hem de fazladan dokuduklarını satarak ev bütçesine katkı sağlarlardı.

Köyden kente göçün hızlanması ve bu sanatın ustalarının sanatlarını öğretecek kimse bulamayışı, bu alanda çalışan kimsenin kalmayışı vb sebeplerden dolayı artık Mucur kilimleri mazide kalmış gibidir. Artık evlerimizde el emeği, göz nuru, sabrın ve muhabbetin, zaman tezgâhında ilmek ilmek dokunduğu halılarımız yok.

Unutulma ve kaybolma tehlikesiyle karşı karşıya olan Mucur halısının dokunmasıyla alakalı bütün tafsilatı, çocukluğu ve gençliği kış mevsiminde halı dokumakla geçmiş olan annemin verdiği bilgiler ışığında –tarihe not düşmek adına- bu yazıda ele almak istiyorum.

Halı tezgâhı için önce alt tahtası çakılır, yan tahtalar(ağaçlar) üst tahtaya(mağ’a) sabitlenir. Tezgâh boyutu halı, kilim veya yastık dokumaya uygun olarak ayarlanır ve kazıklarla sabitlenir. Tezgâhın iki tarafında karşılıklı oturulur; arkadaki kişi iğerken erişe gider gelir, öndeki kişi ise alt ipliği takar, eriş geldikçe ipi dolar, erişin astarı iği bitince baş ağacı üste erişin arasına takılır. Sonra iki kişi baş ağacına erişi dolamaya başlar. Ardından kücü, erişin arasına takılır, halıya göre seyreltilir; alt ağacına, üçürdümlü ağacı dikilir. Sonra baş ağacı erişle birlikte kaldırılır, biraz daha seyreltilir.

Çift taraflı dikme ağacı ile baş ağacı yukarı kaldırılır. Sımsıkı tutturulur. Küçü ipi ağaca bağlanır. Eriş, üçü ağacına tutturulur, kücülenir. Varan-gelen erişin arasına sokulur, dokumaya başlanır. Dokunan yerler önce diğdirle sonra kirkitle dövülerek sıkılaştırılır. Kilim, sadece nakış konularak dokunur. Halı ise nakışlarına, modellerine göre ilmek ilmek dokunur. Bir sıra ilmek atıp iki sıra ip geçirilir, bir sıra daha ilenir, arasına iki sıra ip daha atılır, kirkitle iyice dövülür, tarakla taranır, ilmek makasla kesilir. Dokuma işlemi bu şekilde halı/kilim/yastık bitinceye kadar devam edilir. Yukarı çıktıkça dokunan yer mazıya sarılır, yukarı kaldırılır. Şayet dokuma işi devam edecekse, yani başak halı, kilim veya yastık dokunacaksa biten kısımdan sonra dört beş parmak boş bırakılır ve üst taraftan dokumaya devam edilir. Dokuma bitmişse eriş kesilir ve halı sarılarak kaldırılır.

Halı ve kilim dokumada belirli süreden bahsedilemez. Halının ne kadar zamanda biteceği, halının/kilimin/yastıkların ebatına, dokuyan kadınların çalışma sürelerine, hızlarına ve becerilerine bağlıdır. Yine de tecrübelerden hareketle, ortalama olarak iki kişinin bir halıyı 20-25 günde, kilimi 15-20 günde yastıkları ise 3-5 günde dokuyabileceği söylenebilir.

Koyunlar, haziran temmuz aylarında kırkılınca çıkan yünleri önce güzelce yıkanır, çırpılır, güneşte kurutulur. Sonra didilir. Yünler, birbirinden biraz ayrılmış ve pamuk kıvamına gelmiştir. Ardından iğle hafifçe süvülür1 ,eğmeye hazır hale getirilir. İğle eğilir ya da kirmene sarılır. Sonra yumak haline gelen iple kelep yapılır.

Daha önceden toplanmış olan bitki yaprakları -hangi renk verilmek istenirse ona göre- kaynayan kazana atılır ,içine boyanın uzun ömürlü olması için ceviz kabuğu da katılabilir.Boyanacak ip kazana atılarak bitki boyasını iyice emmesi sağlanır.Boyanın kalıcı ve kuvvetli olması amacıyla kazana belli miktarda tuz ve za atılır.Sonra güneşte kurumaya bırakılır,kuruyan ipler yumak halinde sarılır.Sarılan yumaklar, halı dokunurken küçük menik2 haline getirilir.Bu şekilde menikler,erişin arasına kolayca geçebilir.

Halı dokumada kullanılan yünü eğmek için iğ ve kirmen kullanılır.Halı dokunan tezgâha ıstar denir. Istarın sağlamca tutturulduğu üst tahtaya mağ, alttakine ise alt ağacı/taban kazığı denir. Mazıya takılan çekme koluna burgu, ıstarı yandan sabitleyip sınırlayan tahtalara yan kazığı denir. Istarın ortasında dokumayı alta sabitlemeye yarayan ağaca kücü ağacı ,küçük iplerin asılı olduğu kısma eriş,kücü ile mazı arasında gidip gelen çubuğa da varan-gelen denilmektedir.Dokunan kısmı ilk başta yavaşça yerine oturtmaya yarayan alete diğdir, dokunan yer belli miktara ulaşınca iyice sıkılaştırmak iyice dövmek için kullanılan alete de kirkit denir.

Halı/kilim dokumak için kullanılan yün ipleri boyamak için ya hazır boyalar ya da nebati/bitkisel boyalar kullanılır. Kahverengi renk elde etmek için karaağaç ve payam kökü, koyu sarı renk için soğan kabuğu ,siyah renk için ceviz kabuğu ve siyah ay çekirdeği, gri renk için yarpuz ve nane, kavuniçi renk için boya pürü otu kullanılır. Bir halı yastığında on üç farklı ip kullanılır(Güney,1997:62).

Halı yastıklarının pençeli,nebati hançerli,kadın göbeği, kelepçekli ve çifte top türleri bulunmaktadır.Pençeli yastıkta kenar nakışları,ayak,pençe içinde kurbağa,top ayna ve badem motifleri bulunmaktadır.Nebati yastığında ise kenar işlemeleri,mihrap,nebati top,gelin ağlatan,elmalı,pisi izi,çatık kaş,küpeli suyu,yarım elmalı gibi motif çeşitleri vardır(Güzel,199:63).

1 -Süvmek:Yünü küçük parmak kalınlığında uzatıp birbirine eklemektir.

2 -Menik:Erişin arasına geçecek boyutta küçük yumak demektir.