ÖNCE EKMEĞİMİZE SONRA BALDIRIMIZA

Eyüpsultan’da Iraklı bir öğrenci, özel bir lisenin müdürü olan 74 yaşındaki İbrahim Oktugan'a silahla ateş ederek öldürdü ve Iraklı Y.K adliyeye sevk edildi.Ne kadar basit değil mi? İki satır cümle… Birinin ağabeyi, birinin eşi, dedesi, amcası, babası olan birinin ölümünü bu denli kısa anlatabiliyoruz, ne de olsa canımızın yanmasına alıştık. Bu haber medyaya düştükten kısa süre sonra öğretmenlerimiz ve değerli halkımız büyük bir hassasiyet göstererek meselenin üzerinde durdular ve unutulmaması konusunda dirayet gösterdiler.Kamuoyunda infial yaratan bu tarz olaylar halkın nabzını tutmanın yanı sıra adalete olan güveni yahut güvensizliği gözler önüne serer. Ceza Hukukunun amacı suçluyu (=faili) cezalandırmak ve onda bir pişmanlık hissi uyandırmak olduğu kadar toplumda ibret duygusunu oluşturmaktır. Fakat genellikle unutulan yahut göz ardı edilen şey ise işlenen fiilin cezalandırıldığında mağdurun yakınlarının (ve hatta kamuoyunun) yüreğine su serpilmesidir.

 Hukukumuzda Anglo-Sakson Hukukundaki gibi jüri kurumu bulunmadığından bu rolü ülkemizde Twitter (Yeni adıyla X) üstlenmektedir dersek çok da yanlış olmaz. Mağdurun yakınları adaletin tesis edildiğini hissetmezse geçmişte yaşandığı üzere kan davaları yahut daha korkutucu vakıalar yeniden görülebilir.Keza aynı durumu yaşamaktan korkan öğretmenler yahut müdürler kendileri için de adalet sisteminin işlemeyeceğini gördüklerinde mesleğine duydukları güven ve saygı azalacak, mesleğini şevk ve istekle yapmayacaktır ki bu da ülkemizin eğitim sistemini daha kötü bir hale getirecektir.Failin işlediği suç kadar etnik kökeni de birçok kesim tarafından eleştiriliyor. Silahı nereden temin ettiği, örgüt üyesi olup olmadığı, sınırı hangi yollarla geçtiği, kaçak olup olmadığı ve başka detaylar da kamuoyu tarafından merak ediliyor. “Bunların hepsi böyle zaten” deyip geçerken cinayet fiilinin “İnsanlığa Karşı Suçlar” kategorisinde yer aldığına da dikkat etmek gerekir.Toparlayacak olursak Bülent Ağabeyin dediği gibi “Bana bir harf öğretenin kırk yıl kölesi olurum diyen Hazreti Ali’den bugünlere geldik”. Fiili işleyen kadar işlenen fiilin de önemli olduğunu ve öldürülen her insanla birlikte sanki “insanlık” ölmüşçesine bakış açısı geliştirebilmek gerekir ki bu da eğitimden geçer, eğitimin yolu da Cumhuriyetimizin öğretmenlerinden geçer…