Ömer Olmak 

Hep anlatırız Hz Ömer’in adaletini yerleşmiştir içimize yanan mumda söndürülen lambada görülmeyen hizmetin eksik olduğu her yerde Hz. Ömer olmak kolay mı ? Hiç de kolay değil bazen kendimizi yakın görürüz onun adaletine onun hizmetine onun kadirşinaslığına, hep anlatırız da hiç uygulayanı ya da uygulayanın yanında olmayı olanı göremeyiz ne hikmetse. Bir ayrıcalıktır herkesin kendini dürüst göstermesi ama bir söz vardır ya seni kendi nefsin değil, yanındakiler sana refakat edenler seninle olup seni sensiz olduğun yerde takdir edecekler.
    Her birimiz bir Ömer’iz velakin Ömer’in adaletini kimlerde görüyoruz hangi dairede hangi il yerinde hangi hizmet alanında devletin dairesinde çalışırken kaçta mum söndürüyoruz, kendi işimizi yaparken devletin mumunu söndürüp bir saatinin saatin hesabını yapıp,  bu da benim görevim başında olmadığımın ücretinin karşılığı diyor muyuz? Kalsın devletin kasasında yada  adam sende devletin malı ye yiyebildiğin kadar. 
   Hiç düşünüyor muyuz kaç tane yetimin Hakkı olduğunu? Büyüklerimiz boşuna dememişler ya görevi ehline ver. İllaki ehil illaki bilen.
    Hazreti Ömer anlatmakla değil yaşamakla olur… Yaşamadığın, yapmadığın, uygulamadığın bir işin tadını almak mümkün değildir. Gaye Ömer’i örnek almak değil Ömer’i uygulamakla olur.  Ömer içinde olmasa, sen Ömer olsan da boşunadır Ömer’i anlatmak.
   Allahın resulü işçinin ücretini alnının teri soğumadan veriniz buyurur. Görevi ehline vereceksin ayın başında ya da sonunda hak ettiğini teri soğumadan alacak.
    Senin benim onun adamı değil ehil olan hak eden alacak. Allahın Resulü veda hutbesinde öyle buyurur. Bende kimin hakkı varsa gelsin alsın. Şunu çok iyi bileceğiz ki çalışanların devlet dairelerinde veya her yerde daha anasından doğmamışın hakkının olduğunu. Adam sendeciliği çok iyi bilmek gerekir her çalışan amirine karşı sorumludur ve amirin vereceği görevi yerine getirir.  Amirlerin üstündeki amire kıyamet gününde bunun hesabı nasıl verilecek. Her günün her anında bir hesabı vardır muhasebe iyi yapılarak adam sendecilikle olmuyor. Ömer içinde olup seni devamlı uyaracak, eğer Ömer içinde olmazsa, ne kadarı Ömer’i başkalarına anlatsan da inandırıcı olamazsın.
     Hz Ömer’in bir gün gezilerinde bir kadının yanına vararak “her halde rahatınız yerinde çocuklara bir şeyler pişiriyorsunuz” dediğinde “Pişecek hiç bir şeyimiz yok tencerede taş kaynıyor” diyerek hazreti  Ömer’i şikayet eder.  Ömer hemen yanında bulunan eslemeye hazineye giderek bir çuval yiyecek getirerek teslim eder.
Ve sorar Ömer, hanıma hanımın verdiği cevap ise:
Şikayetçi olur Ömer’den
Hz. Ömer (ra), kadına dönerek: “Ömer bu durumu nereden bilsin ki?” der.
Kadın cevap verir: Madem bilemeyecekti ve unutacaktı, neden halife oldu?”
 Orada bizzat yemeği Hz. Ömer (ra) hazırlayıp pişirir ve ev halkını doyurur.
Hz. Ömer (ra) oradan ayrılırken, kadın: “Siz bu işe Ömer'den daha layıksınız.” der.
Hz. Ömer  (ra) : “Ömer'e dua et. Bir gün onu ziyarete gidersen beni orada bulursun” der.
 Bu gün Ömer illaki çuvalla sırtında yük taşıyan değil adaleti adil dağıtan, aldığı görevi tabiri caiz ise harfiyen yerine getirendir. 
 Ehli olmak görevi ehline teslim etmekle Ömer’ler yetişir. Ne Ömer olmak ne de Ömer’i bulmak kolay değildir. 
  Sağlıcakla kalın.