Ölmüş Eşek, Kurttan korkusu olmayan Ölmüş Eşek’in Tahtalıköy’den yeryüzündeki arkadaşı Eşekarısı’na yazdığı mektupların biraraya getirilmiş olduğu bir kitaptır. Yazar/Eşek ölmeden önce patronundan aldığı avansa karşılık bu mektupları yazarak borcunu ödemek istemiştir. Dilleri sokan eşekarısı arkadaşına hitaben ölümü ve ölümünün ardından başına gelenleri anlattığı mir mazumedir bu 23 adet mektup. İlk mektubun başlangıcına bakalım;
“Sevgili Eşekarısı,
Mektubumu alınca şaşıracaksın. Biz onu çoktan nalları dikti biliyorduk, yine hangi ahırdan çıktı diye afallayacaksın. Hiç şaşma, Tahtalıköy’deyim. Sana bu mektubumu Tahtalıköy’den yazıyorum. Bir zamanlar yeryüzünde yaşamış bütün büyükler, ünlüler, ileri gelenler, hepsi burda. Ben de onların arasındayım. Sen şimdi, "Vah vah, sağlığında değerini bilememişiz!” diyerek ne denli dizini dövsen yeridir. Neden, "Kör ölür, badem gözlü olur!” denildiğini, o kör olası dünyada değeri anlaşılmamış olanların son umudu Tahtalıköy’e gelince çok iyi anladım. Gözlerim burnumun ucunu bile göremezken, ölümümden sonra, "Sürmeli gözlüydü”, "Bakışları üzünç doluydu” diye benim için övgüler düzüldüğünü duydum…”
Seval Şahin’e göre; “Benimsediği dünya görüşü doğrultusunda öykü, roman ve oyunlar yazan Aziz Nesin, öykülerinde toplumsallığı ön planda tutar. “Halk” kavramını anlamaya ve onu içselleştirmeye önem veren yazarın öykülerinde halka dair getirilen eleştirilerin tümü, halk yanlısı bir bakış açısının ürünüdür. Nesin için halk, üst sınıf olmayan kitleleri ifade eder. Bu nedenle öykülerde zengin olanlar ve yöneticiliği temsil eden kişiler üst yapı, geri kalan kişiler ise halk olarak adlandırılır. Kişilere yönelik eleştirilerini sosyal yapı ve halk ekseninde dile getiren yazar genel eleştirilerini devlet mekanizmalarına yönlendirir. Aziz Nesin öykülerinde eleştiriler, sınıf ilişkileri üzerine inşa edilir. Sosyal eleştirilerinin tümünde alt ve üst yapı unsurlarına rastlamak mümkündür. Bu nedenle öyküler, ezen-ezilen, zengin-fakir, şehirli-köylü gibi zıtlıklar aracılığıyla çatışmanın yaratıldığı olaylardan meydana gelir. Kişiler ve yapılar arasındaki bu çatışmalar sömürü ilişkisini ortaya koyar. Nesin yarattığı tüm çatışmalar aracılığıyla halkın emeğinin ve haklarının sömürülmesine karşı çıkar. Nesin’in yaşam öyküsü doğrultusunda oluşan toplumcu edebiyat anlayışı, öykülerinin hemen her noktasında kendini gösteren bir sosyal eleştiriye dönüşür.”
Mehmet E. Sardoğan-Tevfik Fikret Karahan’a göre; “Aziz Nesin öykülerinde, toplum yapısında meydana gelen tüm çarpık oluşumları ele alır. Kişinin ve kişiden yola çıkarak toplumun olumlu bir kanalda değişiminden yana olan yazar, öykülerinin tamamında bu değişimi olumsuz yönde
tetikleyici konuları eleştirel bir yöntemle işler. Toplumu oluşturan bireyler, dönemin ekonomik, siyasi, dini ve ahlak sistemlerine uyum sağlama amacıyla bu sistemlere paralel olarak dönüşürler. Dönemin üst yapı sistemlerinde oluşan aksaklıklar öncelikle bireylerin geçimlerini sağlama mücadeleleriyle iş yaşamına, daha sonra günlük yaşantılarına etki ederek toplumun yapısını belirler. Kişilerin hayatta kalma çabalarının sonunda doğan bu mücadeleler bazen toplumun değer sistemlerinin de önüne geçerek bireylerde karakter bozukluklarına yol açar. Bireye ait davranışların toplumdaki sosyal değer sistemine ve ahlak kurallarına uyması ve bunların benimsenmesi anlamına gelen karakterde oluşacak bozukluklar, bireyin toplum tarafından dışlanmasına yol açar.”
Nesin’in hikayeler dizisi içinde yer alan bu kitabın ilk yayın tarihi 1957. Fakat hicvedilen insanımıza, toplumsal yapıya ve aksak devlet düzeni bölümlerine bakınca pekçok kişiliğin ve durumun ve uygulamanın benzerlerini çevremizde bolca gördüğümüzü fark ediyorsunuz. Tabii ki mizahta bol miktarda abartı var. Bu da gülünçlüğü sağlıyor yada artırıyor. Fakat muhteşem bir toplum panoraması var Nesin’in mizah hikayelerinde. Kitabın sonundaki Yankılar adlı bölümde bu kitap için yapılan yorum ve eleştirileren alıntılar da var. Siyasal görüşleri bir tarafa mizahi sanatı gerçekten öğrenmeye, anlamaya , beğenmeye, övünmeye değer bir kişilik Aziz Nesin. Zaten “Tam Aziz Nesinlik” tabiri de onun bu kavrayış ve yansıtış kabiliyetini vurguluyor. Bu yaz biraz gülümsemek için çok sayıda hikaye, birkaç tane de romanını alıp okuma planımın arasına sıkıştırdım Nesin’in. Size de tavsiye eder miyim? Tabii ki. Güzel bir panorama, gülümseten tespit ve güldüren abartılarla Nasretti nHoca’nın torunları olmamızın gururunu bir kez daha duyumsadığım bir okuma deneyimi oluyor benim için. İsterseniz sonraki yazılarımada diğer öykülerinden de bahsedebilirim.
Bizim ölmüş eşek bazı mektuplarını şöyle bitiriyor; “O zehirli iğnenin ucundan öperim sevgili Eşek Arısı”. Ben de sizlere selamlar ederim efendim.