Demek ki! İyi olacağız. Yaşantımızda da müspet hareketi kendimize rehber edineceğiz. Yaşantımızla rehber olacağız.
Hayata bakarken ümitle bakacağız ki! Bizlerin sevdiği, bizleri örnek alacak kişilerde; bize bakarak bizden güneşten ışık ısı alırcasına hayatın güzelliklerini alsın.
Tersi durumda kötülükler ön plana çıktığında ise; dostların üzülür, düşmanların sevinir. Dost düşman burada göreceli, Ahir zaman olduğu için kim dost, kim düşman belli değil. Menfaatler ön plana çıkmış dostları düşman, düşmanı ise üç kuruşluk dünya hayatı için dost görür hale gelmişiz. Dostların üzüntüsünü ise gale bile almaz duruma gelmiş isek, aslında düşmanların kına yaktığı durumun içinde olduğumuz duruma geldiğimizin delilidir.
Dünya insana gülüyor. Güne güzel başlıyor. Akşama da maalesef ulaşamadan ahreti boyluyor. Bunun tersi uzun süre dünyada yaşayacakmış gibi dünyaya, hemen ölecekmiş gibi ahrete yatırım yapan insanlarımızda var.
Hayat devam ediyor diyor! Bir dostum. Sen hep ahretten bahsediyorsun, hiç mi? Dünyalığımız olmayacak.
Tabi ki! Haklı…
İlk insan Âdem babamızdan bu yana peygamberler gönderilmiş. Bunların asli vazifesi insanları Dünyaya gönderiliş gayesine göre, yaratılışın maksadına göre imtihan dâhilinde gelişmesi ve tekâmül etmesi için peygamberler vasıtasıyla önce suhuflar yani sayfalar sonrasında birbirini tamamlayan kutsal kitaplar gönderilmiş ve Kur’ân-ı Kerimle en son emir ve nehiyler Peygamberimiz aracılığıyla insanlığa bildirilmiştir.
Bütün kitaplar insana doğruluktan, helal kazançtan, toplum hayatının nasıl olması gerektiği ile ilgili ahlak kurallarından bahsediyor. Ahlak olmayınca, hangi dine mensup olursan ol. O dinin emirlerini yaşayamıyorsun. Maalesef inancımıza göre ahir zaman olduğu için, bozucularda insanların ahlaki değerlerini ön plana alan çalışmalarıyla insanlarda denere olarak insanca yaşama gayretlerini maalesef bozmuş ve halende bozmaya devam ediyor.
Atalarımız der ki! İnsan süt gibidir. Yoğurt yaparsın, yağ ve peynir yaparsın. Yoğurt bozulursa ayran yapıp içersin… Yağ bozulursa zehir olur insanı zehirler.
Diğer dinler İslamiyet le asliye tini Kur’âna devretmiş, onların Kur’âna yönelerek kurtuluş umutları her zaman var.
Ama Müslüman yağ gibi, bozuldu mu insanı yağın zehirlemesi gibi, manen de zehirler. Zehirlenmemek için önce Kur’ân-ın ahlaki değerleri öne alan ayetlerini iyi okumalı, anlamalı ve tatbikatını da yaşamında göstermeli.
Demek ki! İslâm’ın ilk emri olan oku! Allahın adıyla ile başlayacağız. Hayatımızı imtihan sırrı ile sırlandıracağız.
HADİS:
Güne başlayan nice kimseler vardır ki onu tamamlayamadan ölür. Yarını bekleyen nice kimseler de vardır ki yarına çıkmadan ölür.
Camiü’s-Sağir Hadis No: 6419
DEDE NASİHATI
Rahmetli dedem kötüyü değil hep iyiyi göster derdi.
İçin kan ağlasa da, canın yansa da, içinin kan ağladığını, canının yandığını kimseye hissettirme derdi.
Dostların üzülür 'ama' düşmanların kına yakar derdi.
Birde hep iyi yönünü göster, seni, kötü yönünü bilen biliyor derdi.
Buradan benim anladığım; hayata güler yüzlü bakmak, hayata ümitle sarılmak, güzel görmek, güzel düşünmek, kendim için ne istiyorsam, başkası içinde onu istemek olsa gerek.
Kimse kendine bela istemeyeceğine göre; beladan kaçmak güzelliklere koşmak lazım.