Mutluluk Üstüne Felsefi Bir Yolculuk 1

Daha önce siz kıymetli okurlarımla Frederic Lenoir’ın özgeçmişi ve “Arıyanlar İçin Açıklamalı Bilgelik” isimli kitabı hakkında konuşmuştuk. Bugün yine Lenoir’ın başka bir felsefi eseri, Mutluluk Üstüne isimli kitabı hakkında iki söz edelim istedim. Gençliğimden beri gerek kişisel gelişim, gerek bilimsel gerekse felsefi anlamda sevgi ve mutluluk üzerine çok kitap okudum, çok araştırma yaptım, çok film izledim çok kafa yordum. Bu uğraşım bugün (56 yaşımda) halen devam ediyor. Tabii vakit ayırdığım metinlerin kalitesindeki seçiciliğimde artmış bulunmakta. Dolayısı ile “Mutluluk Üstüne Felsefi Bir Yolculuk” isimli kitabın ve içindeki kıymetli bilgilerin, akıl yürütmelerin ve varılan çıkarımların sizlerle paylaşmaya değecek değerde olduğuna kanaat getirdiğim için bu satırları kaleme almaya cesaret ettim.

Mutluluk, tarih boyunca tüm insanların aradığı, tanımlamaya çalıştığı, yakalamaya, yakaladıysa bırakmamaya, çoğunlukla da arkasından bakıp kalmaya müsait olduğu bir olgu. “Hayatımız üstüne derinlemesine düşünerek, kendimiz üstünde çalışma yaparak, en makul seçimleri yapmayı öğrenerek, yahut da kendimiz ve dünya hakkında meydana getirdiğimiz inançlarımızı veya tasavvurlarımızı değiştirerek gerçekten de daha mutlu olabiliriz” diyor önsözünde Lenoir. Ve hemen Aristoteles’ten bir alıntı yapıyor; “Mutluluğun öğrenilebilir veya alışkanlıkla ya da başka bir talimle kazanılabilir bir şey mi olduğunu, yoksa nihayetinde tanrısal bir ihsan olarak veya tesadüfen payımıza düşen bir şey mi olduğunu bilmek zordur”.

Mutluluğa dair büyük bir paradoksun onun hem ehlileştirilebilir hem de zapt edilemez olduğunu belirtiyor yazar. Bir diğer zorluğun ise mutluluğun son derece izafi yapıda olması olduğunu ekliyor. Dolayısı ile herkes için geçerli bir mutluluk reçetesi bulunmamaktadır. 

Lenoir, “mutluluk kelimesinin çeşitli etimolojilerinin hemen hemen her zaman şans ve bahtı açık olma mefhumuna göndermede bulunduğunu” belirtiyor. Gerçekten de mutluluk, hissetmemize, biyolojik kalıtımımıza, içinde doğduğumuz ve büyüdüğümüz aile ile sosyal çevreye, yetiştiğimiz muhite, hayatımızda tayin edici olan karşılaşmalara bağlı…

Kitabın arka kapağından; Yazdığı kitaplar dünyada yirmiden fazla dile çevrilmiş ve dört milyondan fazla basılmış olan felsefeci, sosyolog ve dinler tarihçisi Fradaric Lenoir bu kitabında insanlığın ortak bir arayışı olan mutluluğu inceliyor. Kitabında okurlarını, düşünce tarihinde “mutluluk nedir?” sorusuna verilmiş cevapların çeşitliliği içinde oldukça renkli ve sorgulayıcı bir yolculuğa çıkarıyor. Sokrates, Epiküros, Epiktetos, Aristoteles, Schopenhauer, Montaigne, Spinoza, Kant gibi Batılı filozofların fikirlerinden, Buda, Zhuangzi, Laozi gibi Doğu bilgelerinin öğretilerine uzanan ve de mutluluk sorusunu kendine soran meraklı zihinler için ufuk açıcı bir yolculuk...

"Mutluluğa dair hayli senteze dayalı bir tanım vermem gerekirse, şöyle diyeceğim: Mutluluk, hakikat/doğruluk üzerinde inşa edilen anlamlı bir varoluştaki bütünlük ve süreklilik gösteren bir hoşnutluk hali bilincidir. Apaçıktır ki hoşnutluğun içeriği bireye bağlı olarak, hissetmelere, özlemlere, ömrün dönemlerine bağlı olarak değişir. Bilgeliğin hedefi, mutluluğun öngörülemez ve kırılgan yanının üstünü örtmeksizin, hayatın hayhuyunun ötesinde, dışsal olayların ve gündelik hoş veya nahoş duyguların ötesinde, mutluluğu mümkün mertebe daha da derin ve kalıcı kılmaktır."


Lenoir, bir felsefi yolculuğa çıkarıyor okuyucularını ve izlediği güzergahın hiç de çizgisel olmadığını belirtiyor. Önsözünün başında yer alan epigramda Epikuros’tan bir alıntı var; “Değil mi ki mutlu olunduğunda her şeyimiz var demektir ve olunmadığındaysa onu elde etmek için her şeyi yaparız, o halde insanı mutlu kılan şeyin ne olduğu üstüne derinlemesine düşünmek gerekir”.

Başlangıçta yapılan saptamalardan biri; “Mutlu bir varoluşa ulaşmak isteyen bir kimse için hoş olanın peşinden gitmenin ve hoş olmayanı reddetmenin her zaman güvenilecek bir pusula olmadığı”dır. Başka bir tespit; “Son derecede rastlantısal görünen mutluluğun hassas, karmaşık ve uçucu bir şey olduğu” dur. 

Sürdürülen hayatı sevmek isimli ilk bölümden; “… mutluluk geçici bir (hoş yada nahoş) duygulanım değildir; belli bir bütünlük içinde ve belirli bir süre boyunca görülmesi gereken bir durumdur. Varoluşumuz bize hazlar demeti sağladığı için; çeşitli özlemlerimiz arasında belli bir denge ve duygularımızda, heyecanlarımızda belirli bir istikrar ve en önemli –duygusal, mesleki, sosyal, manevi- alanlarda bir tatmin bulduğumuz için kendi kendimize, varoluşumuz mutlu yada doyum içinde deriz. Tersinden bakıldığında, hayat bize az zevk veriyorsa, çelişkili özlemler arasında savrulup duruyorsak, etkilenimlerimiz (heyecanlarımız, duygularımız) istikrarlı değilse ve toplamında ızdıraplıysa veyahut da duygusal yada sosyal bir hezimetten kaynaklanan şiddetli bir his içindeysek kendi kendimize mutsuz veya hayatımızdan hoşnutsuz olduğumuzu söyleriz. Bu duruma da, kendimizi mutlu yada mutsuz hissettiğimiz belirli bir bütünsellik içinde ve belirli bir süre zarfında hükmederiz”. 

“Mutluluğun psikolojik veya sosyolojik tanımının şu basit soruya dayandığını söyleyeceğim; Sürdürdüğümüz hayatı seviyor muyuz?” 

Daha önsözü okurken bu kitap hakkında birden çok yazı yazmayı diledim sizlere. Sindire sindire ve tekrarlı bir okuma yapıyorum. (Evet henüz okuma edimim bitmeden bu satırları kaleme alıyorum.) Mutluluk üzerinde çok düşünülmesi, okunması, tartışılması gereken bir konu. Kitap okumak, kitap tanıtmak çabalarına ek olarak özellikle üzerinde durmak fena olmaz değil mi? Herkese iyi okumalar ve mutluluklar dilerim efendim.