MUTLULUĞUN PORTRESİ

Birleşmiş Milletler Sürdürülebilir Kalkınma Çözümleri Ağı tarafından “2024 Dünyanın En Mutlu Ülkeleri” raporunu yayınladı. Sıralamaya göre Finlandiya yedinci kez birinci sıraya yerleşirken Afganistan ise sonuncu sırada yer aldı.
Ülkemiz ise bu sıralamada 98. Sırada. Diğer yandan ülkemiz enflasyona bağlı ve giderek artan zorlu yaşam koşulları, işsizlik, verilen emeğin karşılığını alamama, gibi artırabileceğimiz birçok sebeple boğuşmakta. İnsanımızın büyük çoğunluğu temel ihtiyaçlarını karşılayabiliyor. Konser, sinema, tiyatro gibi etkinliklere gidebilenlerimiz giderek azalıyor. Tatil çoğumuz için ‘ o eskidendi’ halini almış durumda. Kitap okumak bile artan fiyatlarından dolayı çoğu insan için lüks bir duruma geldi.
Gençlerimiz yurt dışına gidebilmenin hayalini kuruyor, olanaklarını buna göre oluşturmanın gayretini veriyor. Okuduğu bölümün mesleğini yapmak için yıllarca sınava giriyor.
Evlilikler, masrafları düşünülünce çok çok pahalıya patlıyor. Boşanmalar ve şaşırtıcı emsal kararlar çoğalıyor. Kadına, çocuklara, hayvanlara şiddet giderek daha çok artıyor.
Bir çok insanın hayat gayesi yok. Olsa da yine yaşam koşullarının acı gerçekleriyle karşı karşıya kalıyor, hayal kırıklığına uğruyor. Desteklenen hayal çoğu kez şartların ağır tokatı ile karşılaşıyor.
Aile yapımız genel olarak çevre odaklı. Çevrenin bakış açısına aşırı derecede önem veren, gerçeğini yok sayan bireyler meydana getiriyor. Birey olmayı beceremiyoruz. Kendi karar ve sorumluluklarımızı başkalarına devrediyor. Çıkan sonuçların acısını devrettiğimiz kişi ya da kişilerden çıkarıyor, hayır demeyi ve gereğini yapmayı başaramıyoruz.
Bizler de hayat şartlarımızın zorluklarını tiye alırcasına göğüslemeye çalışıyoruz. Ülke sorunlarını ve içimizdeki tiplerin dramını komik bir şekilde ortaya koyan ‘Mahsun J’ gibi yapımlar bu konuda adeta imdadımıza yetişiyor.
Cümbür cemaat telefonlarımıza gömüldük, sanal dünyamızda suya sabuna dokunmadan yaşayıp gidiyoruz. Her birimizin gözlerinden gecenin geç vakitlerine kadar ekrana bakmaktan kaynaklı uyku akıyor. Bütün gün yorgun ve enerjisiz geziyoruz.
Günümüz kişisel gelişimcilerinin ‘ertelemeye alın, saygı görürsünüz’ yaklaşımlarını akım haline getirdik. Gözlerimiz birbirine çarpana kadar birbirimize biliçli dalgınlık uyguluyor, birbirimizi görmezden geliyoruz. Psikolojik savunma mekanizmalarını devreye sokuyoruz. Depresan ilaçlar kullanmada Avrupa birincisiyiz.
Meslek gruplarının büyük çoğunluğunda özümseme ve farkındalık eksikliği var. Meslek edinmek için sınav geçen, meslek edinmek için şartlara katlanan insanlar topluluğu gibi. Pek çok meslek grubu işine tezat yaklaşımlarıyla hayrete düşürüyor. Mesleği ile tutarsızlık gösteriyor.
Tembellik duygumuz had safhada. Dürüstlüğü mumla arıyoruz. Kolay yoldan köşeyi dönmeye çalışan dolandırıcılarla dolup taşmış durumdayız. Kaliteli olduğuna inandığımız, yüksek ücretler ödediğimiz ürünler bile hileli çıkıyor.
Bazı gençlerimiz aşırı şekilde gasp yapmaya, durduk yere insan yaralamaya ve öldürmeye başladı. Sokaklarımız iyice güvensiz bir hale geldi.
Cezai yaptırımlar caydırıcılık noktasında etkisiz kalıyor.
Durum böyle olunca milli geliri yüksek, gelişmiş ülkeler ile fazla gelişmemiş ülkeler arasında bize bu sıralama kalıyor.
Hayat şartlarımızın iyileştiği, insan olmanın bütünlük içinde ele alındığı, zamanın iyi değerlendirildiği, özellikle büyük sorunların çözüldüğü güzel günler dileğiyle.