Her ne kadar yazımızın başlığı “Magusa Limanı” olsa da anlatacağımız hikaye Ali’nin Namı-ı diğer Arap Ali’nin hikayesi.
Magusa Limanı Kıbrıs’ın stratejik önemi haiz en önemli limanıdır.
Takvim yaprakları 1943 yılının gösteriyordu. O tarihlerde Kıbrıs henüz Kuzey ve Güney diye ikiye ayrılmamıştı. O tarihlerde yaşanır şimdi anlatacağım hazin olay!
Ali, Magusa limanında hamal olarak çalışmaktadır. Teninin esmerliğinden dolayı herkes ona Arap Ali demektedir.
Ali, genç yaşta evlenmiş ve bir de çocuğu olmuştur. Güçlü kuvvetli bir delikanlıdır. Taşı sıksa suyunu çıkaracak cinsten.
Ali hemen her akşam işini bitirdikten sonra çalıştığı limanın hemen yakınında bulunan bir meyhaneye gider ve orada günün yorgunluğunu atmak için bir şeyler içer ve evine gider. Yine bir akşam iş çıkışında meyhaneye gider. Ancak bu sefer meyhanede bir uğultu, kahkaha ve saygısız tavırlar sergileyen işgalci Yedi İngiliz askerini görür.Ali bakışlarını İngiliz askerlerine diker. Küstah İngiliz askerleri bu bakışlardan rahatsız olup Ali’nin üzerine yürürler. Beklenen bu yedi İngiliz askerinin Ali’yi bir güzel dövmesidir. Ama hiç de beklenildiği gibi olmamış. Arap Ali yedi İngiliz askerini de tek başına bir güzel pataklayıp yere serer.Mustafa Kemal’in bir “Türk Dünyaya bedeldir” sözünün adeta vücut bulmuş halidir Ali.
Yaşanan bu olay o gece tüm Kıbrıs’a yayılır.Arkadaşları bu olaydan sonra Ali,’ye; “hemen buraları terk et, bunlar seni rahat bırakmaz öldürürler” der.Ancak Arap Ali öyle korkan biri asla değildir ve iyi bir vatan evladıdır. Verdiği cevap ta tam ona göredir; “burası benim vatanım ben niye kaçayım. Onlar kaçsın. Gitmesi gereken ben değil onlardır.”
Ertesi gün bizim Ali iş çıkışı yine aynı meyhaneye gider.Bu sefer meyhanede karşılaştığı atmosfer farklıdır.Zira tüfeklerinde süngü takılı olan Ali’nin bir güzel benzettiği o yedi İngiliz askeri Ali’yi beklemektedir. İçlerinden bir tanesi Ali’ye doğru hamle yapar.Ali bu askeri bir yumrukta yere serer. Ancak diğer altı askerin süngü darbelerine dayanamaz.En son Ali’nin yere indirdiği yedinci asker de süngüsünü Ali’ye saplar.
Hızla kan kaybetmeye başlayan Ali’yi İngiliz sürükleyerek ibret-i alem için Magusa limanına götürüp orada bırakırlar.
Olayı öğrenen Ali’nin eşi limana koşar ve kanlar içinde olan Ali’yi görür.Ali’nin ağzından şu son sözler dökülür. İskeleden çıktım yan basa basa, Magusa’ya vardım kan kusa kusa, Magusa limanı limandır liman, beni öldürende yoktur din iman sözleri çıkar ve Ali o dakika hayata veda eder. Ali’nin eşi ise; uyan Alim uyan uyanmaz oldun, yedi bıçak yarasına dayanmaz oldun der. Bu sözleri duyup etkilenen halk denen büyük usta, bu hususta bir ağıt yakar. İşte Arap Ali’nin hikayesi ve işte hikayeye konu olan ağıt’ın sözleri:
İskelen çıktım yan basa basa,
Magusa’ya vardım kan kusa kusa,
Magusa limanı limandır liman,
Beni öldürende yoktur din iman.
Uyan Alim uyan,
Uyanmaz oldun
Yedi Bıçak yarasına
Dayanmaz oldun.
Ölür oldum hey hey bak neler oldu
Elbiselerim kan ile doldu
Uyan Alim uyan,
Uyanmaz oldun
Yedi Bıçak yarasına
Dayanmaz oldun.
Magusa limanından aldılar beni
Üç mil uzağa attılar beni
Kafir İngilizler vurdular beni
Uyan Alim uyan,
Uyanmaz oldun
Yedi Bıçak yarasına
Dayanmaz oldun.