Torpilin olduğu ülkelerde Hak ve Adalet olur mu?.
Hak ve Adaletin olmadığı ülkelerde Liyakat esaslı atamalar olur mu?
Liyakat esaslı atamaların olmadığı ülkeler batmaktan kurtulamazmış.
Hak ve Adalet, din, liyakat bir ülkenin temelinde olması gereken en önemli taşlardır.
Bir ülkede Hak, Adalet, din ve liyakat varsa; o ülkede, çok büyük ve çok güçlü bir devlet ortaya çıkar.
Bir ülkede Hak, Adalet, din ve liyakat varsa, o ülkenin halkı, ahlaklı, mutlu ve huzurlu olur.
Hak, Adaletin ve dinin olmadığı bir ülkede, insanlar her zaman öfkeli ve her zaman birbirine düşmandır.
Liyakat kavramı toplumumuzda ifade ediliş biçimi olarak “işi ehline bırakmak”, “işi lâyıkıyla yapmak”, “işin hakkını vermek”, “işinin piri olmak” şeklinde kullanılmaktadır.
Aslında bu çok önemli kavram temelinde hak, adalet ve din kavramlarının tamamlayıcısıdır.
Liyakat nedir peki?
Liyakat en basit tanımıyla; “bir kimsenin, kendisine iş verilmeye uygunluğu” şeklinde ifade edilebilir.
Bu bağlamda liyakat; “verilen bir görevi başarı ile yapabilme yetisi olarak” da tanımlanabilir veya “bir işin, layık olan kişiye yaptırılması” şeklinde de anlamlandırılabilir ya da “bir işi, en iyi yapacak kişiye vermek” olarak da dile getirebilir.
Türkiye’de kâğıt üzerinde liyakat esası vardır; ancak pratikte işler torpil esasına göre yapılır.
Şu deve hikâyesi çok hoşuma gitti aslında bizlere çok şeyi anlatıyor.
“Adam uzun yıllar devesiyle taşımacılık yapmış.
Yaşlanan deve yolun sonuna gelmiş.
Artık öleceğini anlayınca:
Sahibimi çağırın da helallik vereyim, demiş.
Devenin sahibi:
Ne hakkı varmış ki bende? Demiş.
Demiş ama yine de merak etmiş.
Dayanamayıp devesinin yanına gitmiş.
Ne hakkın var ki bende? Demiş.
Deve:
Öyle deme!
İlk olarak; benim taşıma gücüm belliyken, sen bunun iki katı çuval yüklerdin bana.
Bu hakkımı helal ediyorum sana.
İkinci olarak; benim günlük on kilo yiyeceğe ihtiyacım varken, sen hep 8 kg verir kalanı vermezdin.
Bu hakkımı da helal ediyorum.
Ayrıca; Üç günlük yolu iki günde gitmem için sopayla döverdin beni.
Bu hakkımı da helal ediyorum.
Dahası; bir de yavrum olmuştu.
Onu kesmiş, misafirlerinle bir güzel yemiştiniz.
Bu hakkımı da helal ediyorum.
Amma bir hakkım var ki, onu sana asla helal etmeyeceğim.
Mahşerde bunu senden soracağım.
Sahibi merakla sormuş.
Nedir o?
Her seferinde her yolu en iyi ben bildiğim halde, tüm yükü de ben taşıdığım halde, [yularımı bir eşeğe verirdin].
Beni bir eşeğe mahkûm ederdin ya, işte bu hakkımı asla helal etmeyeceğim”!
Düşünülmesi, ibret alınması ve ehil olmayan, liyakatsız insanlara hiçbir makamın, değerin ve emanetin teslim edilmemesi dileğiyle.