“Eğer birileri oturduğu koltuktan kalkmakta sıkıntı yaşıyorsa”, sorun var demektir.
Son yılların tutkusu.
Koltuk bağımlığı.
Her hastalığın çaresi varmış.
Fakat koltuk bağımlığının çaresi yokmuş.
Tek çaresi ya ölüm alıyormuş ya da seçmen sandığa gömüyormuş.
Her ikisi de biri cansız toprağa gömüyor, diğeri canlı sandığa gömüyor.
Sağımızı, solumuzu, önümüzü, arkamızı hep koltuk tutkunları sarmış.
Siyasetin koltuk tutkunları ise hiç bırakmıyor.
İnsanlar siyaset yapacak bunun yaşı yoktur fakat siyasete başlayanların da zamanı gelince bırakması, noktayı koymasını bilmeli.
Koltuğa oturup kalkmamak doğru değildir.
Siyasi partiler içerisinde bir, iki, üç, dört, beş diyenler bugün parlamentonun kırmız ceylan derili koltuklarında kalkmayanlar.
Bakın meydanlarda gezen seçilmiş koltuk bağımlarını görüyorsunuz.
Seçim kokusunu alan şehirde.
Oda başkanlarında koltuk aşkı şehre hizmet aşkında önde.
Gerçi siyasetçisinde, oda başkanlarının da derdi şehir değil kendi koltuklarının derdindeler.
Oturduğu koltuğa bağlı yaşayanları çok görüyoruz.
Bunların bir adı koltuk bağımlıları.
Koltuğun imkânlarından istifade edenler her nedense bunlardan vazgeçemeyerek o koltuğa yapışmakta ve onun getirdiği hırsla koltuğu devretmez.
Bazıları da haklı olarak buna ‘‘koltuk sevdası’’ diyor.
Günümüzde koltuğa bir kez oturan o koltuktan ayrılmamak için elinden ne gelirse yapmaktadır, koltuk ve onun sahibi arasında çok kuvvetli bir bağ oluşmaktadır.
Bu bir dernek, vakıf, site yöneticiliği, parti başkanlığı ve her ne
Pozisyon olursa olsun insanlar eline geçirdikleri koltuğa yapışmaktadır.
Koltuk, Makam neden istenir?
Makamla gelen güç ve otoriteye sahip olma ve bunu kullanma isteği.
Sosyal statü sahibi olmak ve toplum tarafından kabul görme isteği.
Koltuğun imkânlarından istifade edenler her nedense bunlardan vazgeçemeyerek o koltuğa yapışmakta ve onun getirdiği hırsla koltuğu devretmez.
Bunlara koltuk bağımlıları denir.
Günümüzde koltuğunu korumak için en basit kalp kırmak, son derece doğal görünmektedir.
Güç mücadelesinde yalan ve iftira, toplumda yaygın görülür olmuştur. Kalbi ve gönlü açık olan insanlar bunun böyle olmasından üzüntü duymaktadır.
Kendisini destekleyen bir çevre oluşturarak, koltuğunu korumak için yandaşlar yaratılması ile temsil edilen kurumun adil işleyişinin önüne geçilmektedir.
İster büyük şatafatlı olsun ister daha küçük, yeter ki koltuk olsun!
Bazıları da haklı olarak buna ‘‘koltuk sevdası’’ diyor.
Üç beş ay önce Antalya'da konuşan Kemal Kılıçdaroğlu “Uzun süre koltukta oturanın bir pisliği vardır o yüzden o koltuktan kalkamıyordur.
Altına yapmış demektir" ifadelerini kullanmıştı.
Bugün Kılıçdaroğlu neden koltuğu bırakmıyor.
Her seçimde yenilme şampiyonluğunu koruyan lider.
Taban artık değiş diyor, yeter artık git diyenlere neden kulak tıkıyor.
O zaman akla şu geliyor kendi demiş olduğu gibi “altına yapmış demektir” sözü geliyor.
Ne diyelim Koltuğu sevenlere selam olsun.