Hikâyenin 37. Bölümünde: Çoban koyunlarını Kızılırmak’tan su içirmeden geçirdi. Koyunlar çobanın sevdasını kendi sevdası bildi. Ödülünü karşı taraftaki çeşmeden kana kana içerek aldılar. San ki! Ağa kızına aşık olan onlardı.
Hikâyenin 38. Bölümünde: Ağa kızı olanlardan habersiz. Umutsuz bir halde, Vefat etmiş anasını ziyaret etti ve yetim büyümenin hasletiyle sanki düğüne hazırlanıyordu.
Hikâyenin 39. Bölümünde: Ağa kızı babasının bir tuzak kurduğunun farkındaydı. Babası hep seni başkasına verdim diyerek çobandan uzak tutmaya çalışmıştı. O’da küçükken anasında bir şeyler duymuştu. Babasına çobandan başkasına varmayacağını söylemiş. Aşkına sahip çıkmış. Çobanın azmi de ağayı yenmişti.
Hikâyenin 40. Bölümünde: Ağanın kızı hariç bütün ahali Kızılırmak’ta toplanmış. O ise Huzura çıkmıştı. Derdini dermanı verecek olana anlattı. Çarenin umudun sahibinde olduğu için açtı ellerini duasını yaptı. Duası onu kanatlandırdı.
Hikâyenin 41. Bölümünde: Çoban hisseder kızın Huzurdaki halini. Kavalı ile anlatır halini. Kaval çalar ama bu aşkın hainini bilir. Çabanın halini kimse anlamaz, bilemez.
Hikâyenin 42. Bölümünde: Ağa pişman çobana der. Kızılırmak geçit verdi. Sevin nedir bu halin, sevinelim der çobana ağa. Ağa anlar çobanın halinden içine dağ gibi bir sızı çöker. Ben ne yaptım der hayıflanır. İnşallah aklıma gelen olmamış der.
Hikâyenin 43. Bölümünde: Koyunlar Kızılırmak’ın karşısında meleşir. Hissetmişler bir şeyler olacak, çobana bakıp meleşir. Ağa yaptığı hinliğin başına bela olacağını anlar ayakları dolaşır. Çoban sevdiğine kavalla ulaşır, onunla konuşur. Ağanın istediği olmuş, koyunlar tuzu yemiş, Kızılırmak’tan da su içmeden karşıya geçmişler. Ahali kavuşmayı beklerken bir terslik olma ihtimalini dillendirmeye başlamışlardır.
Hikâyenin 44. Bölümünde: Ahali ağanın konağına doğru yollara düşmüş. Ağanın sözünde durup durmayacağını merak etmiştir. Hakk’a verilen söze karşı. Ağa kafasındaki hinliği unutmuş, verdiği sözü yerine getirme kararı almış.
Hikâyenin 45. Bölümünde: Ağa kızı olaylardan habersiz babasının sözünde durmayacağı hissiyle, kararını veriri. Ağa pişmandır. Evladını yanlışla imtihan etmiş, kızı babasının kendisini başkasına vereceğini sanır. Çünkü hem çoban hem ağa kızı bu aşkın sonunun kavuşmak değil ayrılık olduğunu sanırlar.
46
Ağa kızı erenler huzurunda! Anlatır
Onu bekleyenleri, meraktan çatlatır
Çoban kavalıyla Kızılırmak’ı anlatır
Huzurda derdini erenlere bir bir anlatır
47
Huzura ağa çağrılır. Anlatmaya başlar
Ağa başlar; bende sevdin Onu almadılar
Çok sevdim vermediler hasret bıraktılar
Bende çobandım, evlatları gibi baktılar
48
Dediler; sen bugün bizim evladımız oldun
Aşkını kalbine, beynine, ruhuna gömdün
Hayallerinle mi? yaşıyorsun, sararıp soldun
Sevdiğine kavuşamayınca, bir ara kayboldun
49
Sen kaybolunca biz kızımızı başkasına verdik
Seni evladımız bildik, seni başkası ile everdik
Büyük sözü dinledin, sen ocağımızda yeşerdin
Bu imtihanda büyük sabır ve sebat gösterdin
50
Allaha yalvardım, yakardım söz verdim
Bu kızı ben sevdiğime kurban verdim
Bekledim yıllarca bu anı, kararımı verdim
Âşık çobanı kendim bildim kızı ona verdim
51
Ağa Huzurda verdiği sözü candan anlatır
İçin için ağlayıp sızlar, gözyaşı damlatır
Bizim aşkımız der: Huzurda erenlere anlatır
Çocuklarımız bende kız, onda oğlan anlatır
52
Söz verdik; biz bir araya hiç gelemedik
Biz bunları bir araya getirelim mi dedik
O ara koyunlar meleşti. Kabul etti dedik
İmtihanımız koyunla, Kızılırmak la bildik
53
Aradan yıllar geçti, birbirimizi görmedik
Ağa öldü. Çeltek evin oğlu biz öyle bildik
Ağa olduk dünyaya daldık, geçmişi sildik
Yıllar geçti, garip çoban geldi, onu bildik
54
Çoban bana unuttuğum geçmişi hatırlattı
Ben O’nu sordum. Kızılırmak hatırlattı
Kızılırmak yıllar sonra anasını hatırlattı
Çoban Kızılırmak’a bu koyunları atlattı
Ağa pişmanlığını kızına diyebilecek mi? Çobanla ağa kızı bu imtihandan başarı ile çıkıp kavuşacaklar mı? Ağa doğru yolu bulacak mı? Ağa Huzurda derdini anlatabilecek mi?
Devam edecek.