Bir zamanlar Kırşehir düğünlerinin vazgeçilmez ismi Hasan Göçer’in efsanesi günümüze kadar uzanıyor. Hasan Göçer hayatın tüm zorluklarına rağmen ayakta kalma mücadelesi vererek Kırşehir ve ilçelerin vazgeçilmez isimleri arasında yer alırken halen toplum tarafından sevilen ve sayılan, eski düğünler dendiği zaman ilk akla gelen isim olmaya devam ediyor.

1955 yılında Hacıbektaş’ta dünyaya gelen Hasan Göçer (Topal Hasan) yıllarca Mucur ve çevresinde ki köylerde, ilçelerde düğün ve kutlamalarda akla gelen ilk davul çalma ustası olarak bilinen bir sanatçıdır.

Mütevaziliği, giyimi, saçlarını ve bıyıklarını sık sık boyamasıyla, ayakkabılarının daima boyalı olmasına ve en kalitelisini giymesiyle tanınan sanatını ve ailesini çok seven, hayatı meşakkatli yollardan geçen Hasan Göçer’i Mucur' da tanımayan yoktur.

Göçer doğmadan 5 yıl önce, 1950 yılında Mucur'a göçen bu aile geçim sıkıntısından, fakirlikten ve yoksulluktan çok çekmiş, rahmetli babası çocuklarını geçindirmek için türlü cefalara ve sıkıntılara katlanmış.

 1966 yılında ilk okula başlayan Hasan Göçer, hayatın türlü cefalarından geçmiş ve geçmişten kalan zorlu yaşam hikayesini de şu şekilde açıkladı.

Hasan Göçer’in açıklamasında; "Ali Hocam; hayatımız, ibret alınacak hikayelerle doludur. Ailemin geçim sıkıntıları bizleri son derecede üzüyor, herkes gibi rahat hareket edemiyorduk. 1966 yılında Atatürk İlkokulu'nda birinci sınıfa başladım.

Elde yok, avuçta yok. Çaresiz ayaklarımda ki naylon ayakkabıyla okula gidip geliyordum. Ayakkabılarımın üst kısımları delik olduğu için yağmurlu havalarda ayakkabımın içine sular doluyordu. Arkadaşlarımdan ve öğretmeninden utandığım ve eziklik hissettiğim için ayaklarımı daima altıma saklıyordum.

Yeşilli Köyü’nde yas var Yeşilli Köyü’nde yas var

Benim ayakkabılarımın durumunu gören o zamanlar okul müdürü olan rahmetli Baha Oker, kendi parasıyla bana bir çift bot ve bir de kadife pontul (Pantolon) almıştı. O günkü sevincimi anlatamam.

Sanki Mucur benim oldu hissine kapıldım. Okulda ben sabahçı, kardeşim Erol da öğlenciydi. Sabah botları ben giyiyorum, ben okuldan gelince de öğlenci olan kardeşim Erol botları giyiyor ve okula gidiyordu.”

Muhabir: Mehmet Emin Turpçu