Bundan seksen yıl önce Kırşehir’in merkezinde Dört girişi olan çarşıya nereden girerseniz giriniz sizi bir Ahi havası karşılıyormuş…
Bugün o hava yok.
Tarihi yıkmışız Kırşehir’in bağrına hançer vurmuşuz.
Betonlaşma döneminde tarihin değerleri bir bir şehrimizde yok olmuş.
Seçilmiş başkanlar yıkımda öncü olmuş.
Dönemin seçilmiş başkanları ve atanmışları şehrin tarihini Korumaya değil yıkmaya önce olmuşlar.
Gelecek nesillere buda kalsın dememişler.
Tarih denilecek en varsa el birliği etmişler.
Yıkmak için halka öder olmuşlar.
Diplomalı atanmışlar ve şehrin seçilmişleri tarihi sahiplenmemişler.
El birliği etmişler modernleşme adına tarihi kül etmişler.
Bugün ilimizde tarih diyeceğimiz üç beş caminin ve kümbetlerin dışında bir yapı gösteremezsiniz.
Camileri de eski hailinde yeni haline dönüştürmek için üç beş yılda bir restorasyonluyuz.
Vakıflar adıyla tarihi yontuyoruz.
Kırşehir Tarihine bir bakınız ne halde.
Anadolu’nun değil dünyanın merkezi Kırşehir bir dönem ticaretin lokomotifiymiş ahilerin diyarında geriye ne kalmış.
Yığma kalenin dışında.
Yine de tarihi kalenin etrafında ki işyerleri kırık dökük mezbelelik duruyor.
İlimize gelen misafirlerinizi nereye götürmek istersiniz.
Tarihi dokulara mı?
Oda hani nerede.
Bundan elli yıl öncesinde Kırşehir’de hanlar, okullar taş konaklar vardı.
Köylünün şehirlinin uğrak yerlerinde alış veriş yaptıkları köprübaşı, buğday pazarı, uzun çarşı, tavuk pazarı, ikinci, üçüncü çarşı ve devamları vardı.
Buralar Halkın Çarşısıydı.
Şehirlisi köylüsün uğrak yerleri alış veriş merkezleriydi insanımızın adeta kara gün dostu esnaflarının olduğu bu çarşılar yok oluyor.
İmarda yapılan uygulamalar.
İnsanların aç gözlüğü şehrin dokularını harap ediyor.
İşte kendiliğinden gelen bir kentsel dönüşüm.
Kırşehir’in değerlerinden tarihi çarşılar, hanlar, konaklar yok oldu.
Bugün eski çarşıların hali ortada bir zamanların pasajları atıl durumda.
Şehrimize gelip şehir merkezinde böyle mezbelelik pasajları gördüklerinde ne düşünüyorlardır.
Şehrin merkezinde bulunan bu pasajlar kullanılır hale getirtilmez mi?
Burada belediye başkanlarına büyük görev düşüyor.
Buralar yeniden ekonomiye ve şehir turizmine kazandırılmalı değil mi?
Bunun içinde başkan şehrin merkezinde atıl duran iş yerlerini yeniden kullanılır hale getirecek projeler hazırlamalı.
Akşam olduğunda tinercilerin, ayyaşların, kumarcıların mekânı olmaktan kurtarılmalı.
Belediye başkanlarının ve ekiplerinin hazırlayacağı yeni bir projeye atıl duran çarşıyı eski günlerine dön derilmeli.
Pavyonlar ayyaşlar sokağında kurtarılmalı.
Burası bu şehrin seçilmişlerin ayıbı diyorum kusura bakamayınız.
Bu noktada olumsuzluk olmasın ama şunu da belirtmeden geçmeyeyim.
Her alanda olduğu gibi bu şehrin kadersizliği seçilmiş başkanların ve kentini unutup Ankara’yı mesken tutan seçilmişlerin büyük rolü diyorum.
Bu şehir görünürde çok seven ama hiç sevmeyen seçilmiş başkanların eseri değil mi?
Bu şehir ve insanının kazanması anlamında başkanlar adımlarını sert ve net atmaları gerekiyor.
Güzellikleri bugünlerden itibaren gelecekte çocuklarımızın torunlarımızın bu şehirde bu şehir ’in içinde yaşamaları samimi temennimdir.
Kendini yenilemiş ve değerlenmiş bir şehirleşme olarak karşımıza çıkmış olacaktır.