Ekrem Bey ve Hatime Hanıma hüsnü kabulleri ve konukseverlikleri için teşekkür ederek müsaade istedik çünkü önümüzde uzun bir yol bulunuyordu. Kaç gündür yoldaydık; yoldan ve yolculuktan yılmıştık... Artık Bozkır'ın göz alabildiğince ufka bakabildiğiniz düz arazisini görme özlemi tebellür etmişti... Nihayetinde bülbül altın kafeste bile "ille de vatanım" diye boşuna dememişti ya...
Giresun ve Ordu'yu kuvvetli bir Karadeniz sağanağı altında 60/70 km hızla geçip Samsun'a vardığımızda hava açılmıştı. Samsun'a teğet geçerek Havza, Merzifon istikametine girdik. Çorum'a kadar gaza battıkça bastım. Haliyle süre de kısaldı. Akşam bastırmadan Yozgat - Kırşehir yolunu en azından yarılamayı arzuluyordum. Neticey-i kelam Yozgat'a ulaştığımızda güneş henüz batmamıştı...
Lakin kurt gibi de acıkmıştık. Mecburen yol kenarındaki AVM'ye girip karnımızda çalan zilin sesini kesmek için yarım saatlik bir mola verdik. Tekrar bismillah deyip yola koyulduğumuzda akşamın kırıldığı âfâkı kâmilen kaplamıştı.
Yozgat 'tan Yerköy'e geldiniz mi Kırşehir'e de gelmiş sayılırsınız teorik olarak... Hâlbuki geldiğiniz yer iki ilçenin birbirine girdiği Çiçekdağı(Mecidiye)’dır. Sonrası oldukça tehlikeli ve daracık bir yoldur. Güzergâh boyunca sağlı/sollu sıralanmış mandıralarda bulunan muhafız köpekler fevren önünüze çıkabilir. Yeryüzünde gezin dolaşın ve bakın ; sizden önceki/inkarcıların akıbeti nasıl olmuş!” emrine imtisalen hem kainatın ayetlerini hem de insan ayetini Kitabullahın ayetleri mizanında değerlendirmeye, teallüme,tenezzühe ve ibret almaya tahsis ettiğimiz seferimizin nihayetinde fevkalade bir ihtimam ve baliği dikkat ile Kırşehir'e vasıl olduk...Bizleri sağ/salim/kazasız /belasız evimize kavuşturan Yüce Allah'a hamdettik; bihakkın biliriz ki ,her türlü hayır, O'nun ihsanıdır.....