Kırşehir mi, Kır köy mü?
Kırşehir’i köyleştiren seçilmişler var oldukça.
Kırşehir hep köy şehir olarak kalacaktır.
Dışardan gelen birisi buranın neresine bakarak şehir der.
Adının Kırşehir plakasının kırk olmasının dışında.
Şehrimize dışardan gelen birisi yukardan aşağıya doğru bir gezse trafik düzensiz, çarşı denilen yerler bakımsız, dökülüyor.
Caddelerin üzerleri, sokak araları araç parkı gibi.
Kaldırımlar işgal altında, esnafların işyerleri dışarda seyyar satıcılar her yerde.
Tüm bunlar ilimiz Kırşehir’de.
Bir başka illerde yok mu, olanlarda bizim gibi köy şehirler.
Modern, bakımlı, kuralların işlediği yaşayan halkına değer veren bir şehirde bunlar olur mu?
Bizim kır köyde bunlar oluyor.
Daha önce de, bu sütunlarda yazmıştım.
Tekrar ediyorum ve şehrinize sahip çıkınız.
Sizlerin seçtiği insanları rahatsız ediniz.
Arayınız söyleyiniz.
Yeter ki, tepkisiz kalmayın!
Cadde ve sokakları gezdiğinizde buna o kadar çok şahit oluyorsunuz ki: görünüm ürkütücü boyutlarda.
Adam her gün aynı yeri işgal ediyor bir işyeri gibi her sabah tezgâhının diziyor.
Karşısında sağlıklı paketler içerinde tozdan uzak işyerleri var vergisi veriyor, kirasını veriyor, yanında elaman çalıştırıyor, ülke ekonomisine katkı sunuyor.
Bu şekilde satış yapanlar yasalara ve standartlara uygun üretim yapan firmalar ile haksız bir rekabete girmeye çalışmakta, öte yandan vergi de vermemektedir.
O halde bunların açıkta satılmasına kesinlikle müsaade edilmemeli. Poşetlensin, naylon içerinde saklansın, ağzı kapaklı kaplarda korunsun ve halkın sağlığı ile oynanmasın.
Seyyar satıcılarda vergi yok, kira yok, elaman çalıştırama yok, kazındığı hep cebine.
Kazancına diyeceğim yok önemli olan satmış olduğu ürün halk sağlını tehdit ermekte.
Satmış olduğu ürün açıkta satılmayacak olanlardan.
Tezgâhında satmış olduğu ürünlerin ne markası var, ne kullanma tarihi, nede firması.
Akşam oldu mu aynı torbaya ve kutuya dolduruyor.
Açık alanda Gofret, lokum, kayısı kurusu, hurma, leblebi şekeri satıyor açıkta; çevrenin tozuna yağmuruna hiç aldırış etmiyor.
İnsanlar bu gıdaları alıp yiyor, Üstelik bunların birçoğunun yıkanması temizlenmesi de mümkün değil.
Örneğin lokum, gofret, çekirdek, fındık, kabuksuz fıstık, leblebi, hurma, elma şekeri, kuru üzüm bunları alıp yıkar mısınız?
Hayır, yıkamadan doğrudan ağzımıza atarız ama bu gıdalar kontrolden uzak sokak ortasında satılıyorsa sağlık açısından tehlike var demektir.
Bazı noktalarda satış yapanları görüyoruz, şehrimizin rüzgârı, yeli, tozu bol estiğinde yerdeki tozlar havalandığında açıkta satılan gıdaların üzerine koşuyor.
Satıcının tezgâhın üzerinde ne varsa onun üzerine toz yağıyor.
Taburede açıkta markası fason misafir şekeri, çikolata kuruyemiş var, lokum var, gofret var inanın tüm sandıklarının ağzı da açık ve caddede halkın geçtiği güzergâh üzerinde, üzerleri de açık.
İnsanların ayaklarından çıkan, toz, duman, pislik gıdaların içine taşınıyor, gariban insanlarda bunları satın alıp yemek zorunda kalıyor.
Özellikle havaların ısınmaya başlaması ile bu durum daha da sakıncalı hale gelmekte.
Açıkta veya markasız, ambalajsız, kayıtsız olarak satılan birçok gıda ürünü var.
Halk sağlığı ile ilgili görevliler, memurlar, belediye zabıta görevlileri istisnasız her gün dolaşmalı sokak satıcıları engellenmeli.
Bu gıdaları ister yiyin, ister yemeyin.
Sağlık sizin, Kırşehir sizin değerli okuyucularım.