Habe, Heybe: Yünle dokunan, 2 gözlü kese veya çuval, yük
hayvanında taşıma yapmak için kullanılır.
Hacet: İnsanın ihtiyacını karşılayan malzemeler. Alet edavat.
Haçana: İnsanları kötülüğe teşvik eden düzenbaz kadın
Hakır- hakır: Kahkaha atarak gülmek
Hal: Durum, vaziyet
Halapa: Bölünmemiş iri parça
Haleşen: Belli bir konuda mutabık
Halık: Semer yerine kullanılan örtü.
Hamara köpeği: Zaar köpek
Hamaylı: Cepte ve boyunda taşınan küçük Kur’ân.
Hani: Hangisi
Har: Közlü ateş alevi
Haral: Büyük çuval
Harlamak: Ocakta közlenmiş ateşi odunla canlandırmak.
Harnup: Keçiboynuzu
Harpadan: Birden aniden
Has okka: Çok kıymetli
Haside: Yufka kurusu ve pekmezle yapılan tatlı
Haşarı: Yaramaz
Hatıl: Hayvanların yem yediği yer
Haver: Bahçe, bostan
Havkalama: Elle mıncıklama, şuursuzca saldırmak, avuçlamak. Sıkıştırmak, yaralamak amacıyla saldırmak
Havkılı: Sünepe kişi
Havş – Haşat: Hurda, param parça, yıpranmış
Havşolmak: Yorulmak, bitkin düşmek
Havt- haft: Çeşme yalağı – Küçük ince havuz
Havuş etmek: Ağızını, burnunu kırmak. Dayak atmak
Hayat: Havlu, evin önü
Haybat-heybet: Gürültü, patırtı, şamata, gösteriş
Hayla: Nasıl
Haylaz: Yaramaz
Haymatar: Bir çeşit barınak
Hazın: Kışlık yakacak odun, yiyecek, içecek
Hazındamı: Kiler, evlik, kışın yiyeceklerin muhafaza edildiği serin yer
He ya! Evet
Heaa: Evet
Heç: Hiç birşey yapmamak.
Heçi: Değil mi?
Heğe: Üzüm taşınan sapsız uzun sepet
Helâ: Tuvalet
Helik: Taş duvar örülürken aralara dolgu olarak konulan küçük taş parçaları
Helke: Kulplu bakır kap
Hepiciği: Hepsi
Hereni: Büyük tencere
Hergele: Sağını solunu bilmeyen, yüzsüz, aptal
Herif: Erkek (evli olan erkek)
Herk: Ekilmek üzere sürülüp nadasa bırakılan tarla
Hevenk: Üzüm, armut, mısır gibi kışlık yiyeceklerin iple üst
üste örülmesi
Hezen: Damların üzerine döşenen kalın ve uzun ağaç gövdesi, toprak evlerde tavana konan ana ağaç.
Hıçırığı çıkmak: Ezilmek, örselenmek
Hımbıl (hıım).Tembel
Hınaz: Geçimsiz, istemez, çekemez
Hıncını almak: Öcünü, kinini almak
Hınç: Öfke, öç, kin
Hırbıtlı: Üstü başı perişan pis pasaklı, üstü başı yırtık pırtık
Hırpadan: Sıkı sıkıya iyice
Hısım: Akraba, eş, dost
Hışım: Çok hızlı bir şekilde sinirli hareket ederek bir ortama
girmek
Hıyar: Salatalık
Hin: Hain, kalleş
Hingilim: Gelişi güzel zıplamak
Hingirdemek: Sesli kıkır kıkır gülmek
Hiyerif: Şaşkınlık
Hiyi- hiçi: Değil mi?
Hoçuruk: Yağmurda ıslanmak, elbiseleriyle beraber.
Hol: Tavuğun yumurtlaması için bir yere konan yumurta
Holta atmak: Adımlamak, seyrek adımla aynı yerde hızlıca
yürümek
Homurdanma: Kendi kendine konuşma, kızma hali
Honca: Çobana verilen hediye, müjde karşılığı verilen hediye
Hont: Kalça kemiği
Hoolamak: Hayvanları sürmeye çalışmak, eşeği dehlemek
gibi
Hoolanmak: Hücum etmek
Hoplamak: Atlamak
Horanta: Ev halkının tamamı
Hortuk: Sümük
Hossuk: Görünüşü iri, elinden iş gelmeyen
Hoturuk: Burun dolusu sümük.
Hoyuk: Kaba saba beceriksiz, aptal, tembel
Hozan: Bakımsız arazi bağ, bahçe
Höllük: Alt bezi, çocuk bezi, Tepe dağ gibi
Hömerme: Dikleşme
Höörme: Bağırma
Hördelek: Kavga, kavga etmek
Hult olmuş: Ezilmiş, erimiş
Hus: Sus
Huysuklama: Vucud ezginliği
Hüme: Çardak
Hümerme: Saldırgan tavır almak