KİBİR

İnsan, aynada gördüğünü nasıl eleştiremez?
Hatalarını kabul etme durumu insan olan için olması gereken bir özellik değil midir?
Kibir, bizi biz olmaktan öte koyan en büyük düşmanımızdır aslında.
İnsan olma özelliğimizi perdeleyen, insan olma vasfımızı saklayan ve ortaya insandan daha başka bir şey çıkaran en büyük düşman.
Ne yazık ki bu kibir denen melun şey büyük bir çoğunluğumuzda tepemizden aşmış bir vaziyette bulunmakta.
Attığımız adımlarda, kullandığımız kelimelerde, yaptığımız hareketlerde ve maalesef benliğimizde her daim yanı başımızdan ayrılmayan en büyük düşman.
Makama sevdalı olur bu kibir, oturdu mu bir kez daha da kalkmak bilmez.
Size koltuk verildiğinde geldiğiniz yeri unutursanız geldiğiniz yerin taburesini dahi bulamassınız.
Hep bana, hep bana der durur.
Ne bir başkasının düşünceleri umurunda olur, ne de fikirleri. Değişim zamanı geldiğinde dahi araya birilerini ve sözü geçenleri koyarak, makamda geçen zamanı uzatmak için insanüstü bir gayret gösterir.
Onlar, her şeyin en iyisini bilir. Onlar kusursuz ve mükemmelin doruk noktasına sahiptir.
Ve onlar özel olduklarını düşünen zavallıların ta kendisidir.
Tedavisi mümkün olmayan bir hastalıktır kibir.
Ne çok var etrafımızda kibir atıyla dolaşan.
Baktıkları, gözleriyle görmek istedikleri tek şey ise kendilerine alkış tutan, en az kendileri kadar zavallı olan ve acizlik derecesinde dip yapmış olanlardır.
Her mevsimde, her puslu havada çıkarlar podyuma.
Her mevsimde sürgün verir bunların dalları budakları.