KAZA SONRASI SUÇLU ARAMAK

Ormanlar yanıyor suçlu aranıyor.Ateş atıyor kuralara uymuyor doğayı yakıyor.Sonra bu ormanları yakanlar aranıyor.

Bulsanız ne olacak adliye kontörlü salınacak.
Yılların ağaçları yanıp kül olduktan sonra.
Kanun suçlu suç işlemden önce var olmalı ki suç işlenmesin.
Aylar öncesinde Antalya’da teleferik kazası olmuştu.
Sonra suçlu aranmaya başlandı.
Sonuç ölen ve korkulu saatle bekleyen vatandaşlara olmuştu.
Yok, bakımı yapılmış bırakın bu lafları nerde can var devlet orda devlet olmalı.
Kaza oldu vatandaş öldü devletin yetkileri açıklama yapıyor.
Suçlu aramayı bırakın bence suçlu oradaki yetkili ve sorumluların hepsi.
Sorumlunun ceza görmediği bir ülkede kazalarında ardı arakası kesilmiyor.
Ormanlar yok olur ihmal deriz.
Deprem olur ah, tüh, vah kader deriz.
Sel oluşur yine feryat ederiz kadere bağlarız.
Heyelan olur, yollar kapanır, suçu kayan taşlardan ararız.
Maden kazaları olur olanlar acılı ailelere olur madenci patronların ifadesi alınır savcılığın kapsısında ellini kolunu sallayarak gider.
Bayramlarda Trafik çekilmez olur, kazaların sayısı hatırlanmaz.
Trafik canavarları olay olur cezalar caydırıcı olmaz.
İnsanların birikimlerini silah zoruyla gasp ederler neme lazım deriz.
Suçsuz kadınlar, çocuklar kurşunlanır, bıçaklanır acısı kalır.
Mahalle çatışmaları olur sesiz kalırız.
Mafya taramasının arsında kalanlar canında olur katiller adliye de serbest kalır.
Düğünler olur, asker uğurlanır silahlar konuşur kazaen ölenler olur.
Ne garip bir milletiz değil mi?
Devlet ne iş yapar.
Devlet halkının önce can güvenliğini, sonrada mal güvenliğini sağlamakla sorumlu.
Can ve mal güvenliği olmayan devleti olur mu?
Kontrol mekanizması kimlerin elinde.
Devletin kontrol mekanizmaları önceden önlemlerini neden almıyor dersiniz.
Olay olunca görevliler görüyoruz olay öncesi neredeler.
Neden tedbir almıyoruz daha sonra ah, tüh, vah diyoruz.
Yine ülkenin etrafında depremler yaşanıyor.
Dört beş nokta üzerinde sallanıyoruz.
İmar planı gözden geçirilmiyor.
Yine kaygan zeminler üzerine, dere yataklarına, ruhsatlar veriliyor.
Yârin olası bir depremde belki ilk çökecek olanlar usulsüz imara açılan yerler olacak.
O zaman kimden hesap sorulacak.
Hatay, Maraş, Antep, Adıyaman, depremlerinde gördük binlerce can toprağa gömdük bir daha görmemize gerek var mı?
Takipsiz sorumluların, Doyumsuz müteahhitlerin, kontrolsüz yapıların faturası yetkili birimlere değil gariban halka çıktı.
Bakın Asya’da Japonya’da yedi, sekiz şiddetinde yer sarsıntıları ve depremler oluyor ne oluyor bir, iki binaların dışında can kaybı yaşanıyor mu?
Bu ülkelerde bunlar olurken bizim ülkede binalar yerel bir oluyor.
Suçlular bulunmadan örtülüyor.
Suçlu binaya parasını verip canında olan vatandaşlara oluyor.
Seçilmiş belediyelerin ilk icraatları borç listelerini asmaları ve şehrin, ilçelerin, mahalleri imara açmaları.
İmar palanı gelişmiş devletlerde yüz yılda bir hazırlanıyor bizde bir beş yılda yenileniyor.
İmar yasası, imar affı, çıkarcıların elinde alınmadan bu ülkede deprem, sel sonuçlarına katlanacağız demektir.
Buraları imara açan, ruhsat veren, devletin sorumluları nerede.
Sorumlular bir kaç hafta konuşuluyor daha sonra ört bas ediliyor.
Güçlü devletler halkını koruyor, haksızı, görevini kötüye kullananları yargılıyor.
Bizde haksızlar korunurken mağdur olanlar yargılanıyor.