KALE tarihe şahit olmuş, yıllara göğüs germiş, birçok medeniyetleri görmüş, ilimizin simgesi olmuş.
Buraya halk arasında kale denmiş.
Üzerinde surları olmayan, burçları bulunmayan, duvarla örülmeyen yığma topraktan tek kale bizden.
Ozanlara türkü, şairlere şiirler olmuş, ilimize gelenlere manzara olmuş kalemiz şimdilik dökülüyor.
Kırşehir’in ortasında akan Kılıç özü çayının yanı başındaki yığma tepeye, halk yıllarca “Kale” demiş.
Koruma surları, burçları, kale taşları olmasa da, yıllardır ayakta kalan bizimde bir kalemiz var.
Yıllar öncesinde ne amaçla yapıldı, hangi koşullarda kullanıldı tam bilinmese de bir toprak yığını şehrimizin simgesi durumunda.
Kale höyükle ilgili net bir bilgi olmasa da, üretilmiş çok efsane anlatılmakta.
Höyüğün üzerinde Selçuklular zamanında Alâeddin Camisi yapılmış, Cumhuriyet döneminden itibaren de burası çeşitli yapılanmalara sahne olmuştur.
Kırşehir halkı arasında kale ile ilgili birçok efsane üretilse de, gerçek yüzü kazı çalışmalarından sonra ortaya çıkacaktır diye düşünüyorum.
Bu gün kalenin etrafı nasıl işyerleriyle süslüyse yıllar öncesinde sanırım kalenin etrafı evlerle kaplıymış.
Halk arasında söylenen “ Kale’de evi, Kındam’da bağı olmayana kız verilmez” sözü de, burada zamanında evlerin bulunduğunu göstermektedir.
Bu gün bu kale üzerinde yalnız Alâeddin Camii ve bir okul bulunmaktaydı.
Bugün cami dururken kale ortaokulumuz yok artık.
Yıkıldı.
Kırşehir her konuda olduğu gibi kale höyükle ilgili bir projeyi yıllardır hayata geçiremedi.
Hükümetler kuruldu, ilimizi temsil edecek millettekileri parlamentoya gönderildi, fakat kale ile ilgili hiçbir proje geliştirilmedi.
Kale koruma altına aldığı günde beri bir harabe görünümünde kaldı.
İlimize gezmeye gelenler tarafında kale etrafı çok çirkin görüntü veriyor.
Her yer yıkık, dökük bu şekliyle şehrimize hiç güzel görünüm sergilemiyor.
İşyeri sahipleri bu çirkin görüntüyü güzleştirmek istediklerinde yetililer izin vermiyor.
Yetkililere sorduklarında.
Neymiş kale koruma altındaymış, yapılanmaya izin verilmiyormuş.
Çivi çakmak suçmuş.
Anıtlar koruma kurulunda izin alınacakmış.
Anıtla kurulu nerde yanı başımız Nevşehir’de.
İlimizin her bir kurumu çevre illere bağlı ya, tarihi anıtlardan Nevşehir’e bağlıyız.
Nede olsa Nevşehir vilayetimiz!
Nevşehir anıtlar kurulu bir araya gelecek, Kırşehir’le iliği karar verecekler ilimiz güzelleşecek.
Nevşehir anıtlar kurulunda karar çıkacakta ilimizde kale ile ilgili yatırım olacak daha çok bekleriz.
Yıllardır ilimizi temsil etsinler diye Ankara’ya seçilmiş vekiller gönderdik.
Göndermesine de.
Bu ilin seçilmişleri ne iş yaptı.
Ben kaçıncı dönem Milet vekiliyim diye hava attılar, emekli olup keyiflerine baktılar.
Kale bu ilin çözüm bekleyen sorunlarından değil mi?
İlimizin seçilmiş vekillerini halk niye Ankara’ya, parlamentoya gönderir, ilin sorunlarını meclis çatısı altında da daha çubuk çözsünler diye.
Sayın seçilmişler sizler ilgilenmeyeceksiniz de.
Yıllardır bekleyen sorununa bir türlü çözüm bulamayan işyeri sahipleri kime gidecek.
Sorunlarını kime anlatacak dersiniz.
Kale höyükle ilgili sorunların çözümü için siz seçilmişler ilgilenmek zorunda değil misiniz?
İş yeri sahiplerinin sorunlarına vurdumduymazlık yapamazsınız.
Kulaklarınızı kapatamazsınız.
Bir an önce çözüm üretmelisiniz.
Kaleye çivi çakılmaz diyen Nevşehir iline nasıl çivi çakıldığını siz seçilmişler göstermelisiniz.
Kale etrafında işyeri olan insanların tapuları elinde fakat halk malıyla perişan oluyor.
Yetkililer yıkamazsın yok yapamazsın, var mı böyle bir zihniyet.
Sayın seçilmişler çözüm üretmek zorundasınız.
Bir an önce kale etrafında bulunan mevcut işyerlerine acil çözüm üretilmeli.
Yanı başında ahi külliyesi inşaatı devam ederken bu projenin devamı olan kale etrafına kalenin tarihi dokusuna uygun, Selçuklu veya Osmanlı mimarisi tarzında bir proje geliştirilmeli.
Hazırlanacak proje biran an önce hayata geçmeli.
Çok zor olmayacağına inanıyorum proje kaleyi kuşatacak bir mimari tarzında yapılmalı tüm işyerleri aynı yapıda aynı görsellikte olmalı.
İlimizin turizmine katkı sağlayacağına inanıyorum.
Şehrimize yakışanda bu olmalı derim