HOLLANDA’ DA BİR TÜRK KÖYÜ-2

Diğer bir rivayette ise Prens Maurits, İspanya'ya karşı Osmanlı'dan yardım ister, gelen cevapta asker gönderme yerine Osmanlı flamasının kullanılması önerilir. Gemilerdeki flamaları gören İspanyollar, Osmanlı'dan çekinerek geri döner. Hollandalı tarihçi yazar De Brock, olayın bir başka boyutunu yazıyor kitaplarında. İspanyol gemilerinde esir olarak forsalık yapan bir Osmanlı levendi kaçmayı başararak Hollanda'ya sığınır ve İspanyollar hakkında onlara önemli bilgiler aktarır. İki ülke arasındaki dostluk ilişkileri bundan sonra başlar. Rivayetler muhtelif ancak gerçek olan, bu küçük köyün Osmanlı-Hollanda ilişkilerinde çok önemli bir rol üstlendiği. İşte köyün tarihi hikayesi böyle.

Köye ilk gelen ise hepimizin tanıdığı Barış Manço olmuş. 1988 yılında 7’den 77’ye adlı programında köyün gönüllü elçisi Monique Sturm ile sohbet gerçekleştirmiş. İşte kapısında levha olan o ev Barış Manço’nun çekim yaptığı kendisini gönüllü Türkiye elçisi olarak gören Monique Sturm ve eşinin evi idi.

Ben de Monique ablamızı ve evini buldum. Kapısında ‘Türkiye Elçiliği’ yazan evde, ziyaretçileri Monique ablamız karşılıyor. Son derece sempatik, güler yüzlü , gönüllü bir Türkiye elçisi. Gittiğimizde bahçesinde işiyle meşguldü.Bizi görünce üzerime bir şeyler giyeyim diyerek evine gitti ve acele ile üzerine geçirdiği bir bornozla tekrar geldi. Kendisine Türkiye’den geldiğimizi söyleyince , merhaba, hoş geldiniz diyerek karşıladı bizi. Eline aldığı bir küçük çubuk ile bir öğretmen edasıyla evini gezdirmeye ve hikayesini anlatmaya başladı. Evini adeta bir müzeye çevirmiş.Eşiyle birlikte beş kez Türkiye’ye gelmişler ve Türkiye’den getirdiği eşyalarla evininin bir bölümünü adeta müzeye dönüştürmüş.Neler yok ki evinde.

Gelenleri kapıdaki ‘Ne mutlu Türküm diyene’ levhası karşılıyor. Hemen altında ise ‘Hoş geldiniz’ yazıyor. Odanın orta yerinde duran tepside Türk çayı, Türk kahvesi ve ince belli çay bardakları sergileniyor. Evde en göze çarpan detay, Barış Manço kasetleri.Atatürk posteri bile var. Köye ilk gelen Türk, Barış Manço’ymuş. Monique ablamızın gönüllü elçi olmasına da o sebep olmuş. Seccadeler, tespihler, baklava kutuları... Gönüllü Türkiye elçisinin evindeki her şey Türkiye’yi çağrıştırıyor. Bu ev, Avrupa’da yaşayan gurbetçiler tarafından sık sık ziyaret ediliyor. Monique ablamız ziyaretçi defterini de gösterdi bize. Bir şeyler yazmamızı istedi. Ben de aldım kalemi elime içimden gelenleri Monique ablamızın defterine yazmaya başladım.

Son olarak hatıra fotoğrafları çektirdik ve kendisini Türkiye’ye davet ettim. Artık yaşlandığını 102 yaşındaki annesine baktığını bu nedenle seyahatin kendisi için zor olduğunu belirtti.

Teşekkür ederek vedalaştık Monique ablamızla ve yaşadıklarım hoş bir anı olarak kaldı.