Güya çoğunluğu Müslüman bir ülkeyiz ve mübarek aydayız.
İman edenler, sağlığı elverenler, oruçlarını tutuyorlar.
Allah kabul etsin.
Ramazan olmasına rağmen yeme içme konusunda her şey aleniyete serbest.
Aylarda Ramazan olsa da birçok lokanta, dönerci, kebapçı, çaycı hizmetini veriyor.
Diğer günlerden çok bir farkı yok gibi.
Oruç ayındayız hoşgörü hürmet saygı diyoruz.
Tutmayanlarda saygı hoşgörü yok olmuş.
Müslüman oruç tutar.
Çünkü Allah’ın emri olduğundan…
İman etmiş olduğu İslam dini onu emrediyor.
Kime derseniz.
Ben Müslümanlardanım diyenlere.
Oruç tutmaya bilirsiniz.
Allah’a inanmaya da bilirsiniz.
Bir başka dinde, mezhep de, meşrep de, görüşte de olabilirsiniz.
Hasta olursunuz sağlığınız elvermeye de bilir.
Bunlar gayet normal.
Burada anormal olan şu ki…
Müslüman olduğunu söyleyenler saygısız.
Oruç tutan Müslümanlara saygınız olsun.
Kimse kusura bakmasın ama inananlarla oruç tutanlarla alay edercesine ulu orta sokak başlarında cadde üzerlerinde ve sokaklarda aleni yemek yemeniz sigara tüttürmek, çay içmek de neyin nesi…
Laik özgür bir ülkedeyiz diyorsanız kusura bakmayın bunun özgürlükle laiklikle bir alakası olduğunu sanmıyorum.
Önce saygıyı öğrenmelisiniz.
Bu topraklara yılarca iç içe yaşamış dinler vardı.
Müslümanların inancına saygıları sonsuzdu.
Müslümanlar da onların inançlarına saygılıydı.
Bu insanlar saygı, sevgi, hoş görüyle yıllarca bir arada komşu olalar yaşamışlar.
Sizler kadar alay edercesine davranmıyorlardı.
Biliyorum önceleri bu işleri kapalı mekânlarda yapıyordunuz.
Ne oldu bir değişiklik mi oldu, inananlara hakaret edercesine bak ben oruçta tutmuyorum istediğim gibide yemeğimi yerim, sigaramı çayımı da içerim mi diyorsunuz.
İlimizde oruç tutanlara karşı saygı sevgi yok oluyor.
Yeni yetişmekte olan çoluğun çocuğun kısacası insanların gözleri önünde lokantalarda, sigara içip çay ocaklarında çıkmıyorsunuz.
Yemeğinizi, çaylarınızı sigaralarınızı aleni değil de biraz sakınarak için.
Belki farkındasınız, belki değilsiniz davranışlarınız çok kötü bunu bilesiniz.
Biraz kendinizi saklayın, sakının ve inanlara saygı duyun.
Oruç tutanları yok sayamazsınız.
Hepimiz aynı şehirde komşuyuz, akrabayız, kardeşiz, arkadaşız yani aynı şehirde yaşayan insanlarız.
Nazım Hikmet ve Necip Fazıl, Ramazan ayında arabayla gidiyorlarmış.
Tabi Necip Fazıl oruç ama Nazım Hikmet değil.
Nazım Hikmet, Necip Fazıl ile dalga geçmek için yolun kenarındaki zayıf bir ineği işaret ederek Necip Fazıl’a demiş ki:
-“Şunun haline bak, oruç tutmaktan ne hale gelmiş?”
Tabii Üstat altta kalır mı, hemen cevabı yapıştırmış:
-“Nazım sen bilmiyor musun, hayvanlar oruç tutmaz…”