HAYATIN İÇİNDEN 

      Güzel sözler, atasözleri, altın prensipler bir hedefe, bir menzile yönelten, götüren, yön veren hayatın çizdiği kırılganlıkları doğruya yaklaştıran, bazen de doğruları, eğriye yönlendiren hayat fakültesinde hepimiz eğitim ve öğretim alıyoruz. 

     Bu fakültenin diploması, insanı yaşam boyunca hedeflediği ve ulaştığı makam mevkii ve bulunduğu konumudur. 

     Bu fakültede yer; okuması yazması olmayan içinde vardır. İlköğretim-lise-üniversite daha yükseklere doğru mastır, doktora, doçentlik ve profesörlük payesi olanları içinde vardır. 

     Bu diploma yaşadığı ortamın verdiği değerlerle kimisi için fakirlik, kimisi için zenginlik, kimisi için amelelik, kimisi için cumhurbaşkanlığı olarak verilmektedir.

      Bu diplomanın derecesini yükseltmek bazen kişinin gayret ve çalışmaları ile olur, bazıları için ise hazır vaziyette bulunur, zaman ve zemini değerlendirerek en iyiyi, güzeli bulur ve yakalar. 

     Bazıları ise yüksek seviyeli bir diploması olmasına rağmen, bu seviyede devamlı kalacağını zannederek hiçbir gayret göstermez, mevcudu korumaz. Bir gün bakar ki elindekiler gitmiş, tepeden baktığı, küçümsediği, birlikte olmaktan imtina ettiklerinin içinden birisi olup çıkmıştır.

      Hayat fakültesinde yollar inişli-çıkışlı demiştik.(Allah bir daha göstermesin) Ülkemizin geçirmiş olduğu son doğal afette; depremin ilk günlerinde bir vatandaşımız elinde tabldot, Kızılay aşevinin önünde yemek kuyruğuna girmiş gelene, gidene dert yanıyor. “Ben fabrikatördüm, her şeyimi kaybettim. Yani bana öncelik verin. Ben hiçbir zaman bu yemek kuyruklarına veya bir sıraya girmedim” diyordu. Ama oradakiler içinde onun gibiler çoktu. Hangi birisine öncelik verilecekti.

      Demek ki! Varken, yok’u da düşünmek lazım ve bulunulan seviyeden aşağıdakilere de bakıp, zaten her geçen gün daha da bozulan gelir dağılımı adaletsizliğinin giderilmesi için varlıklıyken, saygı görürken düşünmek ve yardımcı olmak gereğini hep devletten beklememeliyiz. Bunun için sosyal adaleti dengeleyen zekât müessesesini biraz daha iyi anlayıp uygulamalıyız. 

     Zengin ile fakir arası uçurum ne kadar fazla açılırsa toplumda bu iki sınıf arasında birbirlerine karşı saygı, sevgi, güven, itimat o derece açılır. Gelir dağılımı ne kadar birbirine yaklaşırsa; saygı, sevgi, güven, itimat da o derece yakınlaşır. 

     Toplum yaşamına güzellikler hâkim olur. Huzur, barış, mutluluk ülkemizin içinde bulunduğu ekonomik darboğazdan bir an önce kurtulması ile yakalanabilir.

      Buradan alacağımız ders: “Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli”