Seçim kapıda.

Vekil olacağım diyenler.

Basın açıklamasıyla meydanlarda.

Her geçen gün yeni isimler sosyal medyada.

Aday adaylarının sayısı her geçen gün artacak gibi gözüküyor.

Birçokları da sofrada tuzum olsun dercesine.

Siyasi partisinin kapısını seçimden seçime çalmışlar.

Siyasi partilerinin aktivitelerine hiç katılmamışlar.

Birçokları Kırşehir’de Kazan kaya ne tarafta desen bilmeyen eli çantalılar.

İşin garip tarafı partide isimleri önde olmayanlar bende varım diyor.

Bu kadar çırpınmanıza ne gerek var.

Kırşehir’e gerekli iki vekil.

Bu belli o zaman bu kadar adaya gerek var mı?

İkinin üzerine çıkma şansları var mı?

Batı ülkelerinde siyasi partiler vekil yapmak için insanları zorla getiriyorlar.

Bizde tam tersi vekil olmak için insanlar yarış ediyor.

Bizde vekillik kaymaklı, bal gibi.

Tadan bırakamıyor.

Tatmak isteyenlerde kuyrukta bekliyor.

Vekil… 

Bunlar Milletin vekili mi?

Yoksa önce kendilerinin, sonra siyasi partilerinin, en son halkın mı?

Seçilmiş vekillerin Öncelikle Sorumluluğu kime karşı?

Halka mı?

Yoksa kendini listenin başına yazıp halkın önüne dayatma şeklinde sunan genel başkanlara mı?

Birinciye genel başkanlarını koymalıyız.

Seçilmiş vekiller öncelikli birinci sırada genel başkanların emrinde çıkmamak..

Seçilmiş demiyorum bunlar seçilmişler değil atanmışlar dersek daha güzel yerine oturuyor.

Genel merkezlerin atamış olduğu vekilleri halka onaylatıyorlar.

Halkın önüne gelen atanmışlara seçmen oy veriyor.

Bunlarda halkın vekili olmuş oluyor.

Bütün siyasi partilerin yaptığı bu değil mi?

Aslında hiç birisinin diğerinde farklı yok.

Siyasi görüş bunlar içi boş laflar.

Tek Farkları siyasi parti tabelaları ve binaları.

Tüm siyasi partilerin tüzüğü hemen hemen aynı.

Halkın önüne gelen adaylar genel merkezlerin atadığı değil de.

Atanmış vekilleri gerçekten halk seçse böyle mi olur?

Halka karşı sorumluluğu olan vekil TBMM de daha dik durur, halkın zararına olacak bir karara asla el kaldırmaz. 

Bugün öylemi, böyle bir seçilmiş var mı?

Dik duran seçmenlerini ve seçildiği şehrin sorunlarını konuşan seçilmişler genel başkanların işine gelir mi?

Gelmez tabi. 

Onlar kendi iradelerini TBMM de yansımasını isterler. 

Karşılarında dik duran bir vekil istemezler.

İtaat eden, biat eden vekil her zaman genel merkezlerin sevdikleri olur. 

Halka karşı sorumluluğu olmayan vekil seçildiği bölgeyi seçimden seçime bilir.

Sanki asıl onlar, vekil halk olmuş.

Halkın seçtiği Milletin Vekili olamıyorlar.

Halkta seçmiş olduğu vekili kendinin sanıyor.