-Gülfidan Hanım:
-Davut oğlum Zeynep de bizimle gelsin evi Zeynep beğensin, eve eşya işlerini o bizden daha iyi bilir.
-Tamam anne nasıl istersen Zeynep ile siz görüşün yarın şehre inelim.
Davut, Ali ve Ahmed'i yanlarına çağırarak. Gidin okul müdüründen diplomalarınızı, alıp gelin.
- Bu arada okul müdürünün, sınıf öğretmenlerimizin ve okulda çalışanlarında yanlarına vararak ellerini öpüp helallik alıp gelin . Yarın şehre okul kayıtlarınızı başlayacağız.
-Ali tamam Ağabey hemen gidiyoruz.
Ahmet
- Babacığım Ali Amcamla hemen gidip geliriz. Öğretmenlerimizin de yanlarına varırız.
Ali, Ahmet hemen ayakkabılarını giyip çıktılar. Okul zaten çiftliğin karşısında ana yola yaya yürüyüşü ile beş altı dakika çiftlik okul arası on dakikalık bir mesafede idi.
Davut annesinden müsaade isteyerek, kahya ile görüşüp gerekli işlerin yapılmasını,durum hakkında bilgi alacağını söyledi annesi de peki oğlum işin rast gelsin bizde Zeynep ile bugün biraz ziyaret yapacağız dedi .İkisi de ayrıldı .
Herkes kendine göre bir uğraş içinde hayat devam ediyordu.
Dışarıda cıvıl cıvıl kuş sesleri birkaç köpek havlamaları , gidip gelen bir iki araba ciftlik işlerini çalışan traktör sesleri bir hareket devam ediyordu .
Ali ile Davut çiftliği çıkmışlar hem yürüyor hem de kendi kendilerine hayal kuruyorlar. Okulları ayrı olacak okul dönüşleri evde buluşup hemen kısa bir tür alacaklarını daha sonra eve gelerek oturup ders çalışacaklarını anlatıyor. Köyde ve çiftlikte birkaç ağabeyin şehirde okuduklarını güzel güzel girdiklerini, Ahmet’in de aynı komşularının oğulları Harun ağabeyleri gibi ticaret lisesine gideceğini. İyi bir muhasebeci olarak çiftlikte babasına yardımcı olacağını Ali Amcasına dönerek sen zaten İmam Hatip’e gideceksin.
Ali hemen söz alarak:
-Ali ben imam hatipten sonra Yüksek İslam Enstitisune gidip, vaiz ve müftü olacağım. Camide kürsüye çıkıp halka hep doğruları, İslamı anlatacağım. Hem de bir şehrin müftüsü olacağım. Sende bazen işlerin arasında yanma gelirsin. Ne güzel olur degil mi Ahmet?
Ahmet:
-Tabi amca ne kadar güzel, olur birlik oluruz, beraber oluruz. Annem, babam baba annem yaşlanınca onlarda bizlerin yanında olurlar. Bakma sırası bize gelir öyle değil mi Ali?
Ali:
-Tabi öyle Ahmet sıra bize gelecek o zaman bizlerde kocaman adamlar olacağız.
Ahmet Ali ile ile aynı yaşta olduğundan bazen ismini söyler, bazen amca der alışkanlık böyle bir şey işte . Öyle tatlı sohbete dalmışlardı ki okulun kapısına geldiklerini dışarıda temizlik yapan Ahmet amca seslenmese farkında bile .
Ahmet amca:
- Oooo hoş gelmişsiniz gençler.
Ali:
-Ahmet amca seni fark etmedik, öyle dalmışız ki adaşınla. Ahmet amca Ahmet’e her gördüğünde ne haber Gül Ali’nin yeğeni adaşım Ahmet derdi .
Sanki kendilerini biraz da büyümüş gelişmiş gördüler. Ahmet amca Ali’ye ağabeyini ve çiftliğin durumunu sordu . Bahçe de bir kaç arkadaşı top oynuyordu. Ahmet amca ee okul bitti. Hangi okullara gidiyorsunuz diye biraz sordu. Kasım dede ile biraz konuştular. Hadi siz müdür ve öğretmenler içeride gidin diplomarınızı alın dedi ikisi de içeri girdi. Doğruca müdür mavinin odasına vardılar. Kapı açık müdür ve bir kaç öğretmen çay içiyordu .
Ali okulda soran öğretmenlerine hep imam hatibe gideceğim derdi. Genel öğretmenleri de Ali’ye Ali hoca derler ve öyle severler. Ali’nin çok güzel bir sesi ve güzel kıraati vardı. İkisi de okul müdürlerinin orada bulunan öğretmenlerin elleri öptüler, Öğretmenleri ve müdür. Babaannesini ve babasının durumlarını sordular. Çiftlikte işlerin nasıl gittiğini. Kasım Dede ile de bilgiler aldılar. (Devam Edecek)