Ekonomide daralmalar baş gösterdiği şu günlerde.
Esnaf işsizlikten kapılarına kilit vuruyor, fabrikatörler işçi azaltıyor.
Doların Euro’nun ateşi inmiyor.
Türkiye’ye komşu ülkelerde akın akın göç geliyor.
Ülkemizde ve Kırşehir’de İşsizlik aldı başını gidiyor.
İşsizler ise dilenmeye mecbur ediliyor, Kırşehir İş-kur kapısı işsizlerle doluyor.
“Elden gelen öğün olmaz” diyen insanlarımız çalışmak istiyor.
Eskide ekmek aslanın ağzında derlerdi.
Ekmek aslanın ağzında, yok efendim o eskidendi şimdi midesine indi, hatta bağırsaklarında dolaşıyor.
Şükürler olsun ki, ekmeği veren, yani rızkı veren biz insanlar değiliz.
Rabbimiz olan Allah ölmeyecek kadar ihtiyacımız olan rızkımızın kefili.
Allah kefil de, istifçiler kul hakkından besleniyor, yedikçe semizleniyor, fakirin yetimin hakkını vermiyor.
Araştırmalara göre Türkiye’de genç nüfus artıyor.
Ülkemizde ve Kırşehir’de işsiz oranı gün geçtikçe artıyor, işsizler ordusu çoğalıyor.
Büyük kentler iş umutlarıyla doluyor nefes alınmıyor.
Kırşehir’de iş bulma imkânı yok denecek kadar az.
Gençlerimiz umutlarla okulunu bitiriyor, diplomalarını alıp memleketine, baba ocağına, ana kucağına geliyorlar.
Caddelerimiz de, meydanlarımız da, sokaklarımız da işsiz diplomalı geçlik geziyor.
İşsizler her sabah yeni umutla iş derdine düşüyorlar.
Babası, annesi kol kanat olmuş yememiş oğluna, kızana ayırmış gençler okumuş babaya yük olmak istemiyor.
Diploması var elinde fakat mesleğine uygun iş yok memleketinde.
Beklerken düşüyor gurbet yoluna.
Baba ocağından, ana kucağında ayrılıyor, iş bulmak umutlarıyla, yeni iş imkânlarına doğru.
Kimi milletin vekilinden medet umuyor, kimi belediye başkanından iş bekliyor, kimi seçilmişlerden yardım bekliyor.
Diplomalı gençliğin devlet kapısı umut kapısı olmuş.
Özel sektör elemana asgari ücretin altında ödüyor.
Bir kişilik eleman aranıyor ilanına, yirmi kişinin başvurduğu bir ortamda, ekmek aslanın ağzında diyenler sevinçlerinden zil takıp oynamaz mı?
Günümüzde krizlerin yaşandığı, işsizliğin kol gezdiği, iş arayanların kapılardan döndüğü, resmi ve özel kurumların kadro taleplerine izdihamlarla karşılık verildiği bir dönem.
Zamanımızdaki insanlar da iş beğenmiyor diyenleri de bu arada dinleyebilirsiniz.
İş beğenmiyor diye konuşanların teklif ettikleri ücrete kendilerinin çalışıp çalışmayacağını üşenmeyin bir sorun.
Asgari ücret’in yarısını teklif ettiklerini utanmasınlar söylesinler.
Bu adam bu paraya geçinebilir mi?
Bu soruyu vicdanen sorma gereğini bile hissetmeyen insanlar, köle düzeninin neresindeler acaba?
Bunların aslanı görmediklerinden emin olun.
Bunların bildikleri aslanlar belli ki, farklı…
Ekmeği aslan üzerinden dolaştıran, gezdirenlerin kalpleri yumuşamadıkça, insaf ve merhamet göstergeleri eksiden artıya dönmedikçe, ekmek aslanla beraber dolaşır durur.
Seçilmişler, bürokratlar, fabrikatörler Cuma günleri hayırlı Cumalar diye mesajlaşırlar, devletin malını, yetimin, işçinin hakkını çalarlar.
İşçi asgari ücretin altında ezilir zekât, sadaka, emeğinin karşılığını vermezler.
Yemekli masa başlarında işler nasıl diyenlere zor geçiniyoruz derler işçinin emeğine göz dikerler.
Fakiri, yetimi gözetmezler.
Sofralarında zenginleri ağırlarlar, satamadıkları tarihi geçmiş ürünleri sadaka diye dağıtırlar.
Sonrada iş mi var diye dert yanarlar.