Bu şehirde kendisini bir şey zanneden ve bulunduğu her ortamda koltuklarından aldığı güç ile küçük dağları ben yarattım edasıyla insanlara kibir atından bakanlar.
Çevresindekileri kaprislerinin doruklarından seyredenler.
Başkasının heybesindekilerle kendisini ağa zannedenler.
Hiç mi akıllarına gelmez, ya heybenin sahibi bir gün beni gözden çıkarırsa diye.
Sinirlerinden hararet yapmaya başladılar, hayırlısı artık ne zaman patlayacaklarsa.
İşte o zaman bunlara sormazlar mı, emanete nasıl ihanet ettin diye?
Ne cebinizdeki para size ait.
Ne altınızdaki araba.
Ne de oturduğunuz o koltuklar.
Nasıl olsa birazdan oyun biter ve sahne boşalmaya başlar.
Sizlerde ışıklar sönünce bir halt olmadığınızı ve biraz önce duyduğunuz şakşakların geçici olduğunu anlar ve inersiniz o sahneden aşağı.
Yalnızlığınızın pişmanlığında kendinizi paralarken, altında serinlediğiniz ve size ait olduğunu zannettiğiniz o gölgeler çöle döner.