İslam dini içi her geçen gün içerisi boşalıyor.

Günün koşularına göre din işleniyor.

Kuran İslam’ı değil demokrasi dini önde gidiyor.

Peygamberin yaşadığı din değişme uğramış durumda.

İslam dinin Müslümanların Kuran’ı raflarda.

Hocaların hafızların ezberinde.

Namaza duranların dilinde.

Bütün bunlar varken Müslüman ortada yok.

Aslında adı Müslümanlar ortalarda meydanlarda camilerde çokta.

Hayatın içinde yaşamın koşularında görülmüyorlar.

Bugün âlimlerin sesi çıkmayınca.

Liyakatsiz atanmışlar fetva veriyor.

Fetva verdiklerinden değil çıkarları ve koltukları uğruna Allah’ın dinini satıyorlar.

Değerli okurlar eskiden olduğu gibi günümüzde de hutbede ve özel dini sohbetlerde yüce dinimiz İslamiyet hakkında yalan yanlış bilgi ve fetva veren hocalar olmuştur. 

Kimleri bunu bilinçli yapmış.

Kimileri cahilliklerinden.

Zararı her zaman Müslümanlar görmüş.

İş ehlinde olmayınca cahillerin elinde din bozulmuş.

Bu da İslamiyet’i yorumlayan hocaların İslamiyet hakkında pek bilgilerinin olmamasından geçiyor.

O nedenle aşağıya önemli bulduğum bir yaşanmış olayı aktaracağım.

Ramazan gecelerinde sahurda insanları uyandırmak için davul çalan adamcağız, geriye kalan 11 ayda ise düğünlerde-şenliklerde-mitinglerde hünerini sergileyip ekmek parasını kazanıyordu.

Aradan yıllar geçti, davulcu yaşlanmış ve aklına o güne kadar hiç düşünmediği bir soru gelip oturmuş. 

Hayatını ramazan ayları dışında içkili düğünlerde, eğlencelerde de davul çalarak kazanmış. 

Kefen parasını da, bu kazandıklarından bir kenara ayırmıştı…

Aklını kurcalayan soru, işte burada devreye giriyor.

“Acaba bu kefen parası caiz miydi, değil miydi?..

Düşünüp, taşındıktan.

Sonra. 

Diyanet İşleri Başkanlığı’na, danışmaya karar veriyor… 

Durumu anlatan bir mektup yazıp aynı soruyu bilirkişilere gönderiyor, gelen yanıtla başından aşağıya adeta kaynar sular dökülüyor.

Aldığı cevap.

“Caiz değildir!..

Adamcağız, büyük bir üzüntü içinde

“Diyanet “caiz değildir” diyorsa, demek ki bir bildiği vardır!

Dese de bir başka bilene danışma gereğini duyuyor.

Konudan haberdar olan diyanette maşı olmayan halkın içinde olan âlim şöyle diyor.

Benim de onlara bir sorum olacak, oradaki din görevlileri maaşlarını devletten alıyor. 

Devlet ise bu paraları, halktan aldığı vergilerden ödüyor. 

Vergi verenlerin içinde faizcisi de var, tefecisi de var, istifçisi de var, meyhanecisi de var, kerhanecisi de var… 

Bu durumda aldıkları maaş caiz midir, değil midir?

Bu mektubun karşısında!

Diyanet İşleri Başkanlığı, “Konu yanlış anlaşıldı caizdir” diye karar veriyor.

Kuranın hükümlerini söyleye bilmek.

Kuranın hükümlerini peygamberin yaşamanı söyleyenler çoğalmadıkça Kuran hep haksızların elinde oyuncak oluyor.