BİZİM MEMLEKET

Memleketim, memleketim, memleketim

Ne kasketim kaldı senin ora işi

Ne yollarını taşımış ayakkabım

Son mimtanım da sırtımda parçalandı çoktan

Şile bezindendi.

Şimdi sen yalnız saçımın akında

Efkarın da yüreğimin

Alnımın çizgilerindesin memleketim

Memleketim

Memleketim.

N.Hikmet

Memleket hasretini farklı ve çok güzel anlatan bir şiirle başlamak istedim.

İnsanın memleketi gibisi yoktur. Bunu en iyi memleket hasreti çekenler bilir. Hasret çekenler bilirde birde benim gibi hem memleketinde olup hem de memleket hasreti çekenler vardır mutlaka. Gurbettemiyiz hayır burdayız ama yine de hasretlik çekeriz bazen. Gerçi gurbet terimi de, yada gurbette olmak da farklı. Adam evinden çıkarken hanımını kucaklamış, “hadi hoçcakal hanım, görüşmek üzere” diye vedalaşmak istemiş. Eşi şaşırmış. “Hayırdır bir yere mi gidiyorsun bu vedanın aslı ne.” Demiş. Adam “Yoo işe gidiyorum, gurbet” demiş. Eşi tümden şaşırmış. Neler oluyor diye. Bunun üzerine adam dışarı çıkmış kapıyı kapatmış ve seslenmiş. “Hanım beni görüyormusun.” “Hayır” cevabı üzerine “Tamaaaaamm. İşte gurbetteyim.” Demiş. Hani bir deyim vardır ya “Kapının dışı gurbet” o hesap. Sanırım bu deyimde böyle bir hikayeden geliyor.

Benim ki de onun gibi. Bağbaşındayım, Dinekbağına hasret. Kındama git, Çukurçayıra hasret, Aşıkpaşaya git, Yeniceye hasret. Kamana git, Mucura hasret, Akpınara git, Çiçekdağına hasret, Boztepeye git Akçakente hasret. Uzun sözün kısası gurbet, hasretlik ayrı bir şey, Hele hele Memleket hasreti. O hasretlik değilmi ki Şemsi YASTIMAN’ı yakıp kavuran, Memleket hasreti şiirini yazdıran.

Taşını, toprağını, havasını, suyunu, çiçeğini, böceğini, dağını, taşını, ırmağını, deresini, ağacını, meyvesini, çayırını, çimenini özlersiniz. Hele hele insanını.

Gözü tok, gönlü zengin, eli, sofrası açık, insanların olduğu, Ahi’ler diyarı, Sevginin, hoşgörünün merkezi, bizi bize anlatan, dinledikçe, söyledikçe yaşadığınızı, yaşayacağınızı hissettiren Türkülerin Anavatanı, Hacı Bektaş-ı Veli, Ahi Evran, Yunus Emre, Aşıkpaşa, Aşık Sayıt, Aşık Seyfulah, Muharrem Ertaş, Çekiç Ali, Şemsi Yastıman, Hacı Taşan, Neşet Ertaş vb. vb. Evliyaların, Ozanların memleketi Şirin Kırşehir’e hasret kalınmaz mı.

Değerli okurlarım.

Yazının başlığını atarken bunları düşünmemiştim. Nerden nereye geldik. Bizim Memleket derken Haber sitemizi kastetmiştim. Memleket Haber sitesini.

Geçtiğimiz yıllarda İlimizdeki Gazeteler birleşmiş, kimisi kapanmış, kimisi isim değiştirmiş, kimisi başka isimler altında yayın yapmaya devam etmişlerdi. Konu ile ilgili değişik zamanlarda, farklı yazılar yazmış, kiminde eleştirmiş, kiminde güzellikleri anlatmıştım.

Bu gün geldiğimiz süreçte yayın hayatına devam eden yazılı basınımız var, görsel basınımız var, haber sitelerimiz var. Kim nedir, ne değildir bunlar zaman içerisinde ele alınabilecek konular.

Memleket haber sitemiz geçtiğimiz günlerde tek başına yayın yapmaya başladı. Güzel, deneyimli bir kadro, işini bilen, titiz, vatandaşın haber alma hakkını savunan, doğru-dürüst ve zamanında haber verme ilkesini benimsemiş kişilerden oluşan haberci-yayıncı gurubu ve yönetim kadrosu ile devam ediyor ve edecek.

Bu gurubun içerisine dahil olup birikimlerimizi, gördüklerimizi, duyduklarımızı, araştırma ve derlemelerimizi, memletimizdeki eksiklikleri, güzellikleri dilimizin döndüğünce siz değerli okurlarımızda paylaşmak üzere bu günden itibaren burada olmaya gayret edicem.

Bizi takip etmeye devam edin.

Galın sağlıcakla.