BİR YIL ÖNCE

Her sene olduğu gibi Hacı Bektaş’ı anma programında yine aynı yüzler vardı.
Hacı Bektaş’ı anmak buysa.
Yine atalarının dinin dindarları kutlamaların öncüleriydi.
CHP Genel Başkanı ve Belediye Başkanları genel başkanlarının gözleri önündeydi.
Hacı Bektaş şenlikleri olurda, CHP’liler olmaz mı?
Eski CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yine katılımcıların arsında yerini aldı.
Bu sefer genel başkan olarak değil sıradan vatandaş olarak.
Bir sene önce Kılıçdaroğlu yine Hacı Bektaş’taydı ama genel başkandı.
Bugün sırandan önüne sehpa dahi koyulmayan genel başkan..
Düşersen tahtından bakarsın böyle.
Ey insanoglu dün neredeydin bugün nasıl oturuyorsun.
Daha bir yıl önce aynı yerde genel başkanım diyenler, elini öpenler, karşında duranlar.
Seni görmek için yanında olanlar.
Aynı karede resim vermek için kafasını uzatanlar.
İşte değer verdiğin, önemli gördüğün adam bildiğin, dost sandıkların sana bile bakmıyorlar.
Yanında durmuşlar fakat sanki robot olmuşlar.
Senin yanında istemeden durmaktalar.
“Gururlanma padişahım senden büyük Allah var” diyen erenlerin toprağında gururlu duranlar.
Bugün sen nasıl sıradan oldun, bir gün onlarda aynı yerde olacaklar.
Başkanım diyenleri bulamayacaklar.
Koltuk aşkı, makam sevdası, dost bilmiyor.
Yükseklere çıkmak kolay orda durmak çok zor.
Kasetle geldin delegenin satılmış oylarıyla gittin.
Bir bir çıkmadığın basamaklardan geldiğin gibi indirdiler.
Hayatta, hep ben, hep ben, hep ben diyen insanlar var.
Hiç ibret almazalar mı?
Ben sözünü o kadar çok kullanırlar ki, sevimsiz ve itici olduklarının farkına dahi varmazlar.
Bu Dünyada neyine güvenip de hep ben, hep ben, hep ben dersin, Ey İnsanoğlu!
Hangi şey senin eserin?
Ne varsa üzerinde hepsi Allah’ın eseri değil mi?
“Akıl” dersen Allah verdi.
“İlim” dersen Allah verdi.
“Yakışıklılık” dersen Allah verdi.
“Güzellik” dersen Allah verdi.
“Boy pos, endam” dersen Allah verdi.
“Şan, şöhret, makam, koltuk, Ev, mal, mülk, para, pul” dersen, sen girişim yaptın, sen para biriktirdin ancak hepsini Allah nasip eyledi?
Sen girişim yapsan da, Allah dilemeseydi, hiçbir şeyin olmazdı.
Allah dilemeseydi, sen hayatta da olmazdın.
Allah dilediği ve istediği için malın mülkün ve hayatın var.
Kısacası, her şey Allah’ın dilemesiyle vardır.
İnsanoğlu bu dileme sayesinde birazcık bu Dünyada nimetleniyor.
O birazcık süre bitti mi, her şey sona erecektir.
Kibir ve büyüklenmenin kötü olduğu ve vicdanları incittiği o kadar net ve açıktır ki, aklı yerinde olan ve tefekkür eden bunu anlar.
Sonunu düşünse kendisinde en ufak bir kibir görmez ve göremez. Kibirlinin sonu hep hüsran olmuştur.
Bu Dünyada böyledir.
Onları, Ahirette daha büyük bir hüsran beklemektedir.
Kendisini yükseklerde görüp insanlara tepeden bakanların sonunu Allah yaşatmadan canlarını almıyor.
Son anlarında perişan, zavallı ve çaresiz bir şekilde insanların ilgi ve yardımına mazhar olmak için can atıyorlar.
Tepeden baktıkları insanlara sığınmak zorunda kalıyorlar.
Bir zamanlar on binlerce kişiye aynı anda, miting verenler, on binlerce kişiden oluşan kalabalıklara konferanslar tertip edenler bugün yalnız kaldılar.
Kim olursa olsun, kibirlenenlerin sonu hüsrandır.