Merhaba, kıymetli Kırşehir Memleket Gazetesi okurları. Bugünden itibaren bu köşede, sizlerle, okumak ve okuduğum kitaplar üzerine muhabbetler edeceğim. Bu kitaplar çoğunlukla roman ve öyküleri içeren edebi eserler ile edebiyat üzerine kaleme alınmış çalışmalar olacak. Tabii benim son bir yıllık okuma planıma göre yaptığım okumalar tabanlı olacağından, çokça bir kısmı 1850’lerden itibaren yayınlanmış Modern Türk Edebiyatı eserlerinden oluşacak. Yani Tanzimat Dönemi’nden başlayıp günümüze kadar devam eden yazın eserleri üzerine söyleşeceğiz. Tabii ki araya başka eserler, yabancı menşeili anlatılar da girecek. Amacım, edebi tatlar aldığım kıymetli eserleri ve yazarlarını sizle paylaşmak, bildiklerinizi hatırlatmak, bilmediklerinizi tanıtmak ve okuma heyecanınızla merakınızı arttırarak benzer okumalar yapmanıza vesile olmaktır. İsterseniz edebi eserlerin nitelikleri, türleri, edebi akımlar ve ürünlerin zaman içindeki değişimleri ile de ilgilenebiliriz.
Roman ve hikâye üzerine ansiklopedik birkaç ifadeye bakarsak; TDK Sözlükte roman kelimesi “genellikle insanların başından geçenleri, insan ilişkilerini ve durumlarını, toplumsal olay ve olguları gerçeğe uygun bir biçimde ya da kurmaca bir yapı içinde ve geniş oylumlu olarak anlatan bir yazınsal tür” ve “bu türde yazılmış yapıt” olarak tanımlanmaktadır. Olmuş ya da olabilir nitelikteki olayları ve konuları ele alan edebî türlere Roman denir. Diğer türlerden ayrılan en önemli özelliği, uzunluğudur. Romanlarda, toplumsal olaylar ve ilişkiler gerçeklere uygun bir tarzda ele alınır. İyi bir roman ilgi çekici olmalı, herkesi ilgilendiren insancıl bir tema taşımalıdır. Romandaki olaylar arasında dengeli bir sıralama ve bağ bulunmalıdır. Olaylar akla yakın olmalı, romanın konusundan doğmalıdır. Romandaki varlıkların kişilikleri baştan sona dek konuya uygun nitelikte olmalı, birbiriyle çelişmemelidir.
Roman yazarı; romanda yarattığı kişilerini kendi kişiliği içinden görebilmelidir. Romandaki davranışlar ve konuşmaların, kişilerin karakterlerinden çıkmasını sağlamalıdır.
Okuyucu, romanı iş olsun diye okumaz. Roman okurken avunmak, kendinden uzaklaşmak ister. Romandaki kişilerle ilgilenmeye başlar. Olaylar karşısındaki davranışlarının ne olacağını merak eder. Onların başarılarından mutluluk duyar. Onların sıkıntılarına üzülür. Kendisini onların yerine koyar. Onların davranışlarını eleştirir. Bu davranışlar içinde yapılmaması gerekeni, yapılmamış olanları bulur. Romanı okuyup bitirince genel bir yargıda bulunur.
Roman, hikâyeye ya da diğer adıyla öyküye kıyasla biçimsel olarak daha uzun olmakla birlikte, kurgusal bazı farklılıkları mevcuttur. Örneğin roman, kelime sayısının çokluğu sebebiyle olay örgüsü ve karakter çeşitliliği bakımından sınırları zorlayabilir. Roman birçok öyküyü, olay örgüsü içinde kullanabilir. Bu çerçeveden bakıldığında romanın çok boyutlu, öykünün ise görece az boyutlu olduğu söylenebilir. "Çehov'un Öykücülüğü Üzerine" adlı yazısında Erdal Öz şu cümleleri sarf etmiştir: “Romanda, anlatılan ailenin içine gireriz. Onlarla birlikte yaşarız, onlardan biri oluruz. Ama öyküde, o ailenin yaşadığı evin önünden geçerken, pencereden onları masa başında topluca görüp geçeriz.” Uluslararası platformda uzun öyküleri adlandırmak için novella ismi kullanılır.
Bir sonraki yazımızdan itibaren güzel kitaplarda buluşmak dileklerimle…
Ben Kimim?
1968 yılında Kayseri’de doğdum. İlkokul öğrenimimi İzmir’de, Orta öğrenimimi Ankara’da tamamladım. İTÜ “İnşaat Mühendisliği”, Anadolu Ün. “İktisat” ve “Sosyal Bilimler” bölümlerini bitirdim. 13 yıl farklı inşaat projelerinde Türkiye, Almanya, Rusya ve Irak’ta görevler aldım. Gazi Ün.’de Yüksek Lisans ve Doktoramı “Yapı İşletmesi” üzerine yaptım. Gazi Üniversitesi ve Ahi Evran Üniversitesi’nin ardından, 10 yıldır Düzce Ün. ‘de öğretim üyeliği yapmaktayım. Çok sayıda kitabım ve bilimsel makalelerim var. Daha önce de hem ulusal basında hem de Kırşehir ve Düzce illerindeki yerel basında pek çok gazetede köşe yazılarım yayınlandı. Bunların bir kısmı da yine okumak ve okunan kitapları tanıtmak üzerineydi. Dilerim bu köşedeki birlikteliğimiz uzun süreli, dolu dolu ve hepimiz için faydalı olur. Sevgi ve saygılarımla…