ATANMIŞ OLMAK ÜSTÜN OLMAK MI? 

Tarih hep göstermiştir ki; bir insanı değerli kılan oturduğu koltuk, iştigal ettiği makam yahut elindeki güç ve yetkiler değildir…

İnsanı değerli kılan; makamlara dahi asıl anlamını kazandıran becerisi ve üstün kabiliyetidir.”

Makamlar gelir geçer de insanlık hep baki kalır ya, aynen öyle işte…

Peki, makamlar mı insana değer katıyor yoksa kişiler mi oturdukları makamı önemli hale getiriyor?

Eğer bir kişi, o kudretli makamdan ayrıldıktan sonra da aynı ilgiyi görüyorsa, demektir ki, o makama değer katan, o kişidir.

Yok, eğer, o makamdan düştükten sonra, yüzüne bakan yoksa vay onun haline.

Yaşamının ondan sonraki bölümü hiç kolay geçmeyecektir...

Allah, makamlarla değer kazananların değil, makamlara değer kazandıranların sayısını artırsın diyelim…

Devlet kapısı halkın kapısı derler...

Halkın kapısı halk için açık olandır.

Devletin güler yüzünü vatandaşa hissettiren atanmışlardır.

Öyle değil mi?

Kapısı halka açık olan valiler.

İnsana yakın duran kurum amirleri.

Devlet kapısına gelen insanlara saygılı olan memurlar.

Halka karşı sevecen olan idareciler.

Kurumlarda halkın sorunlarını çözen görevliler.

Bugün git, yerin gel demeyen.

Kalp kırmayan, azarlayıp kapıyı göstermeyen.

Ve daha ötesi:

Her konuda çözüm sunan anlayışlı olan.

Şehrin gururu ve kalkınmasına katkı sunan.

El üstünde tutulan atanmışlar.

Kimselere asla üstünlük taslamamalı.

Oturmuş olduğu makam vatandaşın mekânı gibi olmalı.

Önceliği Kırşehir’e hizmet edecek.

Kırşehir’i ve Kırşehir insanını sevecek.

Kırşehir insanının sıcakkanlılığı ve misafirperver olduğunu hissedecek.

Kalp kırmayan bir yapısı olacak.

Memuruna ve Kırşehir halkına güven duyacak.

Emrinde çalışan müdürleri ve memurları dinleyecek.

Sorunların çözümü için gayret gösterecek.

Üstünlük kibir taslamayacak.

Ben en üst makamım kardeşim, sen de kimsin demeyecek!

Çözüm odaklı yaklaşan tavırları olacak.

Memuruna üstünlük taslamayacak.

Birlik ve beraberlikte güç kuvvet bulacak.

Yanında bulunanlara sen ne anlarısın demeyecek...

Sorunlara yaklaşımı kırmadan, üzmeden ortak noktayı bulacak.

Değerli okurlar.

Koltuklar, yöneticileri taşımazlar.

Gerçek bir amir ve yöneticiyseniz sizi ekibiniz ileriye, yukarıya taşır.

Öyle büyük anlamlar yüklemeye gerek yoktur koltuklara…

Bir gün bakarsınız çekilivermiş altınızdan.

İşte o gün siz hâlâ peşinizden sürükleyebiliyorsanız insanları, işte o zaman gerçek bir amir, yöneticisiniz demektir.

Zaten bu noktadan sonra da hiçbir önemi yoktur o makamların…

İnsanlar sizi, sadece siz olduğunuz için takip ederler…

Koltuğu değerli kılan varlığı değil, sizin ona yüklediğiniz anlamdır çünkü…